Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 563
(541-611)

Serbestiyet kanunuyla dinsizlerin, komünistlerin neşriyatlarına ve anarşiliği yetiştiren cem’iyyetlerine müsamahakârane bakıp ilişmediğiniz halde; vatanı ve milleti anarşistlikten ve dinsizlik ve ahlâksızlıktan ve vatandaşlarını ölümün îdam-ı ebedîsinden kurtarmağa çalışan Risâle-i Nur Talebelerini, hapisler ve tazyiklerle perîşan etmek istediniz!” diye sizlerden sorulsa, ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz.. onlara demiştim. O zaman, o insaflı, adaletli zâtlar bizi beraat ettirdiler; adliyenin adaletini gösterdiler.

Dördüncüsü: Ben bekliyordum ki: ya Ankara, ya Afyon, beni sorguda pek büyük mes’eleler için, Nurların o mes’elelere hizmeti cihetinde bir meşveret dâiresine alıp, bir sual-cevap beklerdim.

Evet, üç yüz elli milyon müslümanların eski kardeşliğini ve muhabbetini ve hüsn-ü zannını ve ma’nevî yardımlarını bu memleketteki millete kazandıracak çâreleri bulmak ki; en kuvvetli çâre ve vesîle Risâle-i Nur olduğuna delil şudur: Bu sene Mekke-i Mükerremede, gâyet büyük bir âlim, hem Hind lîsanına, hem Arab lîsanına Nur’un büyük mecmûalarını tercüme edip, Hindistan’a ve Arabistan’a göndererek, en kuvvetli nokta-i istinâdımız olan vahdet ve uhuvvet-i İslâmiyeyi te’mine çalıştığı gibi; Türk milletinin dâima dinde ve îmanda ileri olduğunu Nur Risâleleri gösteriyor, demişler.

Hem beklerdim ki; vatanımızda anarşiliğe inkılâb eden komünist tehlikesine karşı Nur’ların te’sirleri ne derecededir ve bu mübârek vatan, bu dehşetli seyelandan nasıl muhafaza edilecek?” gibi, dağ misillû mes’elelerin sorulmasının lüzumu varken, sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan ve hiç bir medâr-ı mes’uliyet olmayan cüz’î ve şahsî garazkârların iftiralariyle habbe, kubbeler yapılmış mes’eleler için bu ağır şerait altında, hiç ömrümde çekmediğim bir perîşaniyetime sebebiyet verildi. Bize, üç mahkemenin sorduğu ve beraat verdiği aynı mes’elelerden ve âdi ve şahsî bir iki mes’ele için ma’nasız sualler edildi.

Beşincisi: Risâle-i Nur’la mübâreze edilmez; o mağlûb olmaz! Yirmi senedenberi en muannid feylesofları susturuyor; îman hakîkatlarını Güneş gibi gösteriyor. Bu memlekette hükmeden, onun kuvvetinden istifade etmek gerektir.

Səs yoxdur