Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 587
(541-611)

Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Risâle-i Nur, benim bedelime sizlerle görüşür; derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlar ile, ya okumak veya okutmak veya yazmak sûretindeki meşguliyet; -tecrübelerle- kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücûda sıhhat veriyor. Şimdi, Husrev gibi Nur kahramanı size ihsan edildi. İnşâallah bu medrese-i Yusufiye dahi, Medreset-üz-zehra’nın bir mübârek dershânesi olacak. Ben, şimdiye kadar Husrev’i ehl-i dünyaya tam göstermiyordum, gizlerdim; fakat neşredilen mecmûalar, onu, ehl-i siyasete tamamiyle gösterdi; gizli birşey kalmadı. Onun için, ben onun iki-üç hizmetini has kardeşlerime izhâr ettim. Hem ben, hem o, daha gizlemek değil lüzum ise aynı hakîkat beyân edilecek. Fakat, şimdilik karşımızda hakîkatı dinleyecekler içinde, dehşetli ve tezâhür etmiş iki muannid; hem zındıka, hem komünist hesabına, biri Emirdağı’nda ma’lûm olmuş; biri de burada gâyet dessâsâne, aleyhimizde iftiralarla me’murları ürkütmeğe çalışıyorlar. Onun için biz şimdilik çok ihtiyat edip telâş etmemek ve inâyet-i İlâhîyyenin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemek lâzımdır.

SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Ben; hem Risâle-i Nur’u, hem sizleri, hem kendimi, Husrev ve Hıfzı ve Bartın’lı Seyyid’in kıymettar müjdeleriyle hem tebrik, hem tebşir ediyorum. Evet bu sene Hacca gidenler; Mekke-i Mükerreme’de Nur’un kuvvetli mecmûalarını büyük âlimlerin hem Arabça, hem Hindçe tercüme ve neşre çalışmaları gibi; Medine-i Münevvere’de dahi o derece makbûl olmuş ki, Ravza-i Mutahhara’nın Makber-i Saadet’i üstünde konulmuş. Hacı Seyyid, kendi göziyle “Asâ-yı Mûsa Mecmûası”nı, Kabr-i Peygamberî (A.S.M.) üzerinde görmüş. Demek makbûl-ü Nebevî olmuş ve rıza-yı Muhammedî (A.S.M.) dâiresine girmiş.

Səs yoxdur