Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 617
(612-740)

Bediüzzaman Hazretlerinin bizlere yazdığı cevabî mektuplarında, o kıymettar, bînazîr Üstad Bediüzzaman Hazretleri, sizleri binlerle tebrik etmiş ve Anadolu’da Kur’ân ve îman kahramanlarının halefleri olan Nurcularla, Arabistan’daki hakîkat-ı Kur’âniyyeye müteveccih İslâmları, iki kardeş olarak hizbül Kur’ânın dâiresi içinde çok saflardan iki mütevafık ve müterafık saf teşkil ettiklerini müjdelemiş. Ve o mü’min kardeşlerimizin Risâle-i Nur’la ciddî alâkalariyle beraber, bir kısmını Arapçaya tercüme edip neşretmek niyetlerinizden fevkalâde memnun olduklarını ve mübârek İslâm cemaatlerinin Urfa’daki Nur şâkirdleriyle ve Nur eczalariyle himayetkârâne alâkadar olmasını yazmaklığımızı bizlere emretmiş bulunuyorlar.

Ey aziz ve necip kavm-i Arabın nurânî âzaları! Tarihin a’makına gömülen ve mâziden istikbale atlayan ecdatlarımıza, bu millet-i İslâmı parçalamak için bin dört yüz senedenberi hücum eden küffar orduları, en nihayet Birinci Harb-i Umûmî’de emellerine muvaffak oldular. Türk ve Arap iki hakîki Müslüman kardeşin bin senelik sarsılmayan muhabbetlerini pek çok desîselerle, yalanlarla söndürdüler. Ehl-i İslâmın ve nev-i beşerin medâr-ı fahri ve bütün mevcûdâtın sebeb-i hilkati ve bütün Füyûzat-ı İlâhîyyenin mazharı o âlî Peygamberin Ravza-i Mutahharasına yüzler sürmek için pek büyük bir iştiyakı kalblerinde yaşattıklarına tahammül edemediler. O âlî Peygamber-i zîşanın küçücük bir iltifatına mazhar olmak için, ruhlarına varıncaya kadar her şeylerini fedâ ettiklerini hazmedemediler. Bin dört yüz senedenberi zeminin yüzünde, zamanın sahifeleri üzerinde ve şehidlerin ve gazilerin beyaz kılınç kalemleriyle kırmızı mürekkepleriyle yazıp tarihe emanet bıraktıkları medâr-ı iftiharları muhteşem yazılarını Müslümanlara unutturmak istediler. Bu azimle yürüyen o amansız düşmanlar, pek acı işkenceler altında ezdikleri Türk ve Arap bu iki kardeşi, bir daha ittihad etmemek için en müthiş muahedelerin zincirleriyle bağladılar. Çelik zincirler altında senelerle inlettirdiler. Her türlü şenaati Müslümanlığa icra ettiler.

Heyhât! İnâyet-i İlâhîyyenin tekrar yar olacağını, Risâle-i Nur gibi pek büyük ve pek hârika bir tefsir-i Kur’ânla ve onun âlî müellifi Bediüzzaman’la, Müslümanlığın büyük zaferini bilemediler ve göremediler.

Səs yoxdur