(Asâyı Musa’nın âhirindeki bir mektubda, mübarekler pehlivanı büyük ruhlu Küçük Ali kardeşimizin sualine verilen cevab)
Sual: "Risale-i Nur’un erkân-ı imaniye hakkında bu derece kesretli tahşidatı nedendir? Bir âmî mü’minin imanı büyük bir velinin imanı gibidir, diye eski hocalar bize ders vermişler?"
Elcevab: Başta matbu’ Âyetül Kübra, hem Yirmisekizinci Mektub’un Üçüncü Mes’elesinin İkinci Noktası’nda, meratib-i imaniye bahislerinde, âhire yakın müceddid-i elf-i sâni İmam-ı Rabbanî’nin beyanı ve hükmü ki: "Bütün tarîkatların müntehası ve en büyük maksadları, hakaik-i imaniyenin inkişafıdır. Ve bir mes’ele-i imaniyenin kat’iyyetle vuzuhu, binler kerametlerden ve keşfiyattan daha iyidir." ve Âyetül Kübra’nın en âhirinde ve Lâhika’dan alınan o mektubun parçası ve tamamının beyanatı cevab olduğu gibi, Meyve Risalesi’nin tekrarat-ı Kur’aniye hakkında Onuncu Mes’elesi, tevhidde ve iman rükünleri hakkında tekraratı ve kesretli tahşidat-ı Kur’aniyenin hikmeti, aynen tamamen onun hakikî tefsiri olan Risale-i Nur’da cereyan etmesi cevabdır.