Mirkatüs Sünnet | Mirkatüs Sünnet | 146
(5-222)

Hâmisen: Dost ve düşmanın ittifakıyla ahlâk-ı hasenenin şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelatının şehadetiyle secayayı samiye, vazifesinde ve tebliğatında en âlî bir derecede; ve Din-i İslâmdaki mehasin-i ahlâkın şehadetiyle, şeriatında en âlî hisal-i hamîde en mükemmel derecede bulunduğunu ehl-i insaf ve dikkat tereddüd etmez.

Sâdisen: Onuncu Söz’ün İkinci İşaretinde işaret edildiği gibi: Uluhiyet, muktezayı hikmet olarak tezahür istemesine mukabil, en a’zamî bir derecede Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) dinindeki a’zamî ubudiyetle en parlak bir derecede göstermiştir. Hem Hâlık-ı Âlem’in nihayet kemaldeki cemalini bir vasıta ile muktezayı hikmet ve hakikat olarak göstermek istemesine mukabil; en güzel bir surette gösterici ve tarif edici, bilbedahe yine o zâttır.

Hem Sâni’-i Âlem’in nihayet cemalde olan kemal-i san’atı üzerine enzar-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil; en yüksek bir sadâ ile dellâllık eden, yine bilmüşahede o zâttır.

Ses Yok