Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 91
(1-445)
584/18-
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Risalede yeri: Barla Lâhikası sh: 335
Kur'anda yeri: 2 : 114
* * *
585/19-
يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِن نُّورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ
Risalede yeri: Barla Lâhikası sh: 335
Kur'anda yeri: 57 : 13
* * *
586/20-
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا ..... فَضْلًا كَبِيرًا
(Yedi tane âyet-i kerimedir)
Risalede yeri: Barla Lâhikası sh: 392 ve 393; Kastamonu Lâhikası sh: 43
Kur'anda yeri: 33 : 41 ilâ 47
* * *
587/21-
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَرِثُواْ النِّسَاء كَرْهًا وَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُواْ بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ إِلاَّ أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا
Uzun olan âyetin baş kısmından bir parça: ...
Risalede yeri: Barla Lâhikası sh: 402
Kur'anda yeri: 4 : 19
* * *
588/22-

Risalede yeri: Barla Lâhikası sh: 403
Kur'anda yerleri: (Burada, iki âyetin herbirisinin birer parçası yazılıdır. Bu âyetlerin tamam şekillerini göstermek icabediyor.)
Birinci 33 : 43'de:
هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
İkinci 4 : 110'da:
وَمَن يَكْسِبْ إِثْمًا فَإِنَّمَا يَكْسِبُهُ عَلَى نَفْسِهِ وَكَانَ اللّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا
* * *
598/23- (Barla Lâhikası'ın son kısımlarında yer alan Yusuf Toprak ismindeki zatın mektubunda, yanyana muhtelif bir kaç âyet yazılıdır. Bu âyetlerden bazıları Nur'un âyetler listesinde mevcuttur. Az bir kısmı ise, Nur'un herhangi bir mes'elesi olmayıp, mektup sahibi zatın ihtisasatının tercümanlığı noktasından dercedilmiş âyetlerdir. Biz de ayrıca bunlar için bir me'haz tesbitine gerek duymadık.)
Ses Yok