başka bürhana hâcet bırakmıyor. Biz de, O’nun tarifine ve medâr-ı tenkid olmuş bir iki lem’a-i i’câzına işâret ederiz.
İşte Rabbimizi bize târif eden Kur’ân-ı Hakîm: Şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi... şu sahaif-i arz ve semâda müstetir künûz-u esmâ-i İlâhîyenin keşşafı... şu sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakâikın miftahı... şu âlem-i şehâdet perdesi arkasındaki âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı Rahmaniyye ve hitabat-ı ezeliyenin hazinesi... şu âlem-i ma’nevîye-i İslâmiyenin Güneşi, temeli, hendesesi, avalim-i uhreviyenin haritası... zât ve sıfât ve şuun-u İlâhîyenin kavl-i şarihi, tefsir-i vazıhı, bürhan-ı nâtıkı, tercüman-ı satıı... şu âlem-i insaniyetin mürebbisi, hikmet-i hakikîsi, mürşid ve hâdîsi... hem bir kitab-ı hikmet ve şerîat, hem bir kitab-ı duâ ve ubûdiyet, hem bir kitab-ı emir ve da’vet, hem bir kitab-ı zikir ve mârifet gibi; beşerin bütün hâcât-ı ma’nevîyesine karşı birer kitab ve bütün muhtelif ehl-i mesâlik ve meşârib olan evliyâ ve sıddıkînin, asfiya ve muhakkikînin herbirinin meşreblerine lâyık birer risâle ibraz eden bir kütübhâne-i mukaddesedir.”
Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekrârâtındaki lem’a-i i’câza bak ki: Kur’ân hem bir kitâb-ı zikir, hem bir kitâb-ı duâ, hem bir kitâb-ı da’vet olduğundan; içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir ve eblâğdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil... Zîra; zikrin şe’ni, tekrar ile tenvirdir; duânın şe’ni, terdat ile takrirdir; emir ve da’vetin şe’ni, tekrar ile te’kiddir. Hem herkes her vakit bütün Kur’ânı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sûreye, galiben muktedir olur. Onun için; en mühim makasıd-ı Kur’âniye ekser uzun sûrelerde dercedilerek her bir sûre bir küçük Kur’ân hükmüne geçmiş. Demek; hiç kimseyi mahrum etmemek için, tevhid ve haşir ve kıssa-i Mûsa gibi ba’zı maksadlar tekrar edilmiş... Hem cismanî ihtiyaç gibi, ma’nevî hâcât dahi muhteliftir. Ba’zısına insan her nefes muhtaç olur; cisme hava, ruha Hû gibi. Ba’zısına her saat:
gibi ve hâkezâ... Demek tekrâr-ı âyet, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işâret ederek ve uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyâkı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder. Hem Kur’ân; müessistir, bir din-i mübînin esâsâtıdır ve şu âlem-i İslâmiyet’in temelleridir ve hayat-ı içtimâîye-i beşeriyeyi değiştirip, muhtelif tabakatın mükerrer suâllerine cevapdır. Müessise, tesbit etmek için, tekrar lâzımdır. Te’kid için terdad lâzımdır; te’yid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır. Hem öyle mesâil-i azîme ve hakâik-i dakikadan bahsediyor ki; umumun kalblerinde yerleştirmek için çok def’a muhtelif sûretlerde tekrar lâzımdır.