Zülfikar Risalesi | Zülfikârın ikinci makamı | 46
(1-72)

Ey şu risâleyi insaf ile mütâlâa eden kardeş! Deme, niçin bu “Onuncu Söz”ü birden tamamıyla anlayamıyorum ve tamam anlamadığın için sıkılma. Çünki: İbn-i Sîna gibi bir dâhî-yi hikmet,

demiş. “İman ederiz, fakat akıl bu yolda gidemez” diye hükmetmiştir. Hem bütün Ulemâ-i İslâm: “Haşir, bir mes’ele-i nakliyyedir. Delili, nakildir. Akıl ile ona gidilmez.” diye müttefikan hükmettikleri halde, elbette o kadar derin ve mânen pek yüksek bir yol; birdenbire bir cadde-i umumiyye-i akliyye hükmüne geçemez. Kur’an-ı Hakîm’in feyziyle ve Hâlık-ı Rahîm’in rahmetiyle, şu taklidi kırılmış ve teslimi bozulmuş asırda, o derin ve yüksek yolu şu derece ihsan ettiğinden bin şükür etmeliyiz. Çünki; imanımızın kurtulmasına kâfi gelir. Fehmettiğimiz miktarına memnun olup tekrar mütalâa ile izdiyâdına çalışmalıyız.Haşre akıl ile gidilmemesinin bir sırrı şudur ki: Haşr-i Âzam, İsm-i A’zamın tecellisiyle olduğundan, Cenâb-ı Hakk’ın İsm-i A’zamının ve her ismin âzamî mertebesindeki tecellisiyle zâhir olan ef’âl-i âzîmeyi görmek ve göstermekle, Haşr-i âzam bahar gibi kolay isbat ve kat’î İz’ân ve tahkikî îman edilir. Şu Onuncu Söz’de feyz-i Kur’an ile öyle görülüyor ve gösteriliyor. Yoksa akıl, dar ve küçük düsturlarıyla kendi başına kalsa âciz kalır, taklide mecbur olur...

Ses Yok