Bediüzzaman'ın ilk talebelerinden
MOLLA AHMED-İ CANO
Bilinmeyen bir veli
Şark insanında safiyet vardır, misafirperverlik vardır, temiz kalb vardır, sevgi ve cömertlik vardır.
Şark, peygamberlerin vatanıdır, velilerin ülkesidir.
Şarkta kalbî duygular ve ilhamlar hâkimdir.
Yirminci yüzyılın başlarında Bediüzzaman'ın gençlik günlerinde Osmanlı paşaları Şark vilayetlerinde valilik yapıyorlardı. Bu namlı paşalar, Bediüzzaman gibi müstesna bir Müslüman âlimini yanlarında ve konaklarında misafir ediyorlardı.
Bediüzzaman, Van'da geçirdiği gençlik günlerinde, Musul, Bitlis ve Van'da vali olarak bulunan İşkodralı Tahir Paşa'nın konağında kalıyordu. Paşa Vali Erzurum gibi gittiği yerlerde ve Sultan Abdülhamid Han gibi zatlara yazdığı mektuplarda, bu misilsiz âlimin ilminden, zekâsından, hâfızasından ve kahramanlığından bahisler açıyordu.
Bu yıllarda Bediüzzaman'ın pederi Sofi Mirza Efendi gibi akrabaları, bazı yakın dost ve talebeleri de zaman zaman, ona Paşa konağında misafir oluyorlardı.
Ahmed-i Cano'nun bir çocuğu olmuştu. Doğan bebeği gören Ahmed-i Cano yavrunun çırılçıplak olduğuna çok hayret etmiş!
Bu saf adam, Vali paşanın konağına gidip, şahit olduğu doğum hâdisesini anlatmaya başlamıştı. Bediüzzaman ise gülerek, Tahir Paşa'ya, "Paşa paşa baksana bu Ahmed-i Cano ne anlatıyor? Siz de bunu bir dinleyin" diye, Ahmed-i Cano'nun bu çıplak doğum hadisesini gülerek, tebessümlerle dinliyorlar.
Üç-beş yıl sonraki Van'da cereyan eden Ermeni katliamında ve Rusların hücumlarında bu temiz kalbli Ahmed-i Cano büyük kahramanlıklar göstermişti.
Bilhassa Zeve köyünde Ermeni katliamında Ahmed-i Cano imkânsızlıklar içinde kahramanca çarpışmıştı. Sonunda kalleş Ermeniler bu kahraman ve mübarek mollayı da şehid etmişlerdi.
Bediüzzaman Van'da bulunduğu yıllarda, bilhassa l922-l925 zamanlarında yaptığı dualarda, büyük velilerin ismini sayarken, Molla Ahmed-i Cano'ya ismen dua ediyordu. Merhum Molla Hamid Ekinci, Üstada hitaben, "Seyda, bu senin saydığın evliyalar arasında ben Molla Ahmed-i Cano diye bir isim duymadım, kim bu veli?" diye sorduğu zaman Üstad da mezkur hadiseleri kendisine anlatırmış.
Bugün kabri Zeve'deki bir velinin türbesinin yanındadır.