Son Şahitler | Van - Savaş - Esaret Şâhitleri | 21
(1-48)

MEHMET SALİH YEŞİL

 

Yeşil İmamzade Mustafa Niyazi Efendinin oğludur. Erzurum Nümune Mektebi Müdürü ve Maarif Memuru idi. 45 yaşında iken Birinci Büyük Millet Meclisine Erzurum mebusu olarak iltihak etmişti. Heyecanlı, sözünü sakınmaz, imanlı bir vatanperverdi. 4 Haziran l922'de, bir suistimal mevzuu üzerinde tahkikat açılıp açılmaması sert münakaşası sonunda, kendisine Meclisten on beş gün ihraç cezası verilmişti. Bu münasebetle salondan ayrılırken söylediği cümleyi kaydetmek gerekir:

"-Sizler kovunuz... Ziyan yok. Hakikatin sine-i faziletine iltica ediyorum..."

Mehmet Salih Yeşil birinci devre Erzurum Milletvekillerindendir.

Birinci Dünya Savaşında Bediüzzaman'la beraber Kafkas cephesinde çarpışmışlardır. Yine ilk mecliste Bediüzzaman'la birlikte  dostluk ve sohbetleri olmuştur.

Bu faziletli Erzurum mebusunun ilk Meclis'in gizli oturumlarında cereyan etmiş olan konuşmalarından bahsetmek istiyorum.

İlk Mecliste sık sık gizli oturumlar yapılırdı. Cephelerden gelen haberler üzerinde açık tartışma, boş hazineye para bulma ve hepsinin üstünde, kırık gönülleri ümidin aydınlığına çıkarabilmek için alınacak tedbirleri dışarıdan duyulmayacak kapalı bir çatının altında düşünmek, Birinci Meclisin zamanının büyük kısmını alırdı. Bu gizli toplantıları ya hükümet ya mebuslardan biri veya çoğu zaman gruplanmış olarak isterlerdi. Fakat bu arada, gündem bugünkü gibi sınırlanmamıştı. Mebuslardan birisi kalkar, başka bir konuyu ortaya koyar, bunun üzerinde de konuşmalar olurdu. Hatta denilebilir ki, çoğu zaman, görüşülenler içinde asıl ibretli olanlar böyleleri idi.

Nitekim 2l Kasım l920 Çarşamba günü gizli celsede gündem dışı söz alan Erzurum Mebusu Yeşilizâde Mehmet Salih Efendi, böylesine konuları dinlemeye alışmış, o günün mebuslarına, zamanımızın da elbetteki çok yardırganan meselesini anlatıyordu.

Mebuslardan bazılarının fazla pahalı yemek yediklerinden, çok şık ve halka göre farklı giyindiklerinden, aşırı para harcadıklarından, memleketlerinden ve çoğu zaman da İstanbul'dan İnebolu yoluyla ev ve giyecek getirdiklerinden yakınıyordu.

Mebuslara yatakhane olarak ayrılan sanayi mektebinden ayrılıp, müstakil evlere taşınanların, kendilerine bakan hizmetçi bulmalarının, onların bu rahat yaşama ibtilaları dolayısıyla, Ankara'da Taşhan çevresinde yeni pahalı lokantalar açılmaya başladığının gözden kaçmaması gerektiğini söylüyor, bu halin varını yoğunu istiklâl ve hürriyet için ortaya koyan halkı huzursuz edeceğini, milleti idare edenlerin milletten farklı yaşayamayacaklarını anlatıyordu.Sonunda şu teklifleri yaptı:

 

İlk Meclis'in gizli oturumundaki teklifler

"Meclis Riyaseti tedbir alsın, asker usülü tek kap yemek yiyelim. Sanayi mektebindeki yatakhanelerimizi terk etmeyelim, halk gibi yaşayalım, halk gibi yiyelim, halk gibi giyinelim. Bu hareketi de bir gösteriş şekli kurtarmak için değil, eğer refah ve huzura kavuşacaksak kanını ve canını istediğimiz, onu kurtarma yolunda olduğumuzu söylediğimiz halka layık olmanın vicdan rahatı içinde yapalım."

İlk Meclisin o mübarek havası içinde Mehmet Salih Yeşil Efendi'nin bu sözleri alkışlarla karşılandı. İlk Meclisin o fedakâr mebusları milletin nasıl yaşadığını çok iyi biliyorlardı.

Sonunda Meclis, Erzurum Mebusu Hüseyin Avni, Diyarbakır Mebusu Feyzi Beyle Antalya Mebusu Hoca Rasih Efendiyi bu mevzuları tetkik ve tedbir için vazifelendirdi.

 

"Bediüzzaman Meclis'te alkışlarla karşılandı"

İşte halktan bir insan gibi yaşayan ve sevad-ı âzama tabi olan Bediüzzaman bu mecliste alkışlarla karşılanmıştı.

Mecliste yaptığı on maddelik konuşmasında daha sonraki  senelerden yani l936'da başına koyduğu takdim yazısında:

"Şu lâyiha  onüç sene evvel Meclis-i Milli, Yunan'ı mağlup ettikten sonra o mecliste Kara Kâzım, Nureddin Paşalar gibi hamiyet-i İslâmiyeyi taşıyan çok mebusların bulunduğu ve şimdiki bid'aların alâmeti göründüğü bir zamanda olduğundan, layihadaki meclise karşı takdirkârane kelimeler şimdikilere hiç aidiyeti yoktur" diyordu.

Bu on maddelik beyannamenin dikkate değer bir yerinde Bediüzzaman şöyle hitap ediyordu:

"Bu dünya-yı deniyye şan ve şerefiyle öyle bir meta değil ki, sizin gibi insanları işba etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun."

                                                   ***

Erzurum ilk dönem milletvekillerinden Mehmet Salih Yeşiloğlu, Üstad Bediüzzaman Hazretlerine bir mektup yazarak tarihçe-i hayatı ile ilgili olarak kendilerinden on maddelik bir sual sormuştu. Mektubu ve soruları şöyledir:

"Muhterem üstadım, sizin hakkınızda şair merhum Mehmed Âkif Bey ile Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye âzâlığında bulunmuş olan merhum Mehmed Şevketî'den dinlediğim kıymetli notlarım vardır. Hâl-i tercümenizi o zatlardan topladıklarımı yazmak mecburiyetinde kaldığım için lütfen suallerime kısa kısa cevap yazınız. Kendi namıma yazacağım hâl-i hayatnamenizi arzu ettikleri kadar mufassal yazmak emir  sizindir.

Mehmed Salih Yeşiloğlu

 

 

Salih Yeşil'in Bediüzzaman'a Sualleri

Sualler:

l. Hangi tarihte ve nerede Cenab-ı Hak sizi dünyaya getirdi?

2. Baba ve büyükbabanızın adı ve mesleklerini lütfen yazınız.

3. Kimlerden ve nereden ders okudunuz?

4. Van Valisi Tahir Paşanın konağında ne kadar kaldınız? Ve o zata ne okuttunuz?(Meşrutiyetin ikinci senesinde Erzurum'a vali olarak gelen Tahir Paşa merhum bir Ramazan iftarında sofra başında sizin mezayanızdan uzun uzadıya bir şeyler anlatmıştı.)

5. Meşrutiyetin ilânından kaç ay evvel İstanbul'a geldiniz? İttihatçılar, halka nasihat için sizi Selânik'e götürmüşlerdi. Selânik'ten sonra sizi Rumeli'de hangi şehirlerde gezdirdiler?

6. Balkan Harbine iştirak ettiniz mi?

7. Umumi Harbte nerede esir oldunuz? Ruslar sizi hangi şehirlerini gezdirdiler? Hakkınızda ne gibi muamele yaptılar? Tazyikte, hakarette bulundular mı?

8.Hangi tarihte esaretten  firar edip hangi tarihte İstanmbul'a geldiniz? Ve hangi tarihte Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Aliyyesine âzâ oldunuz?

9. Millî Meclisin ilk devresinde Ankara'ya geldiğiniz zaman evvela hürmete, bir hafta  sonra da meclisin teneffüs salonunda ve soba başında, "Abdest, namaz Cenab-ı Haktan yardım isteyiniz" sözlerinizden dolayı Reis-i cumhurla münakaşadan sonra Ankara'dan uzaklaştıktan sonra ilk olarak nereden nereye nefyolduğunuz? Ve ol vakit Diyanet Riyaseti tarafından bir emre müsteniden size vaizlik namiyle elli lira maaş tahsis edilmiş iken bu maaşı neden kabul etmediniz?

l0. Hangi şehir ve kasabada iken yazdığınız kitaplar bahanesiyle Eskişehir'e sevk ve mahkum oldunuz? Ve kaç sene hapiste kaldınız? Ve hapisten çıkarıldıktan sonra nereye nefyolundunuz?

ll. Kastamonu'da kimin ihbariyle hükümet sizi Denizli cezaevine sevk etti? Kaç ay hapishanede kaldınız? Hapsinize sebep olan kitaplar tetkik olunup muzır olmadıkları anlaşıldıktan hükmen serbest  bırakıldıktan sonra, o hayatınızın mahsulu olan âsarınız size iade edildi mi? Lütfen pek kısaca bu suâllerin cevabını yazınız.

(Büyük boy el yazma Üstadımızın kitaplarından Emirdağ Lâhikası, s.79.)

Mehmet Salih Yeşiloğlu

 

Bediüzzaman Hazretlerinin Salih Yeşil'in bu suallerine verdiği cevabî mektubu Emirdağ Lâhikası'nın l. cildinin l58 ve l59. sayfalarında mevcuttur. "Aziz, sıddık, âlicenap eski ve yeni kardeş Yeşil Salih" hitabiyle başlayan mektubun son cümlesi şöyledir: "İnşaallah sizi hiç unutmayacağım. Bu halimde bu alakadarlığınız benim çok ağır sıkıntılarımı hafifleştirdi Allah senden razı olsun, âmin."

Ses Yok