Son Şahitler | İstanbul Şâhitleri(II) | 15
(1-30)

TONUSLU HAŞMET HOCA

 

Yozgatlı Haşmet Hoca 1894 yılında dünyaya geldi. 12 Mart 1966'da Hakkın rahmetine kavuştu.

Medresede tahsil yapmıştı. Arapça, Farsça ve Fransızcayı bilirdi. Çok küçük yaştan beri kendisini ilme ve ibadete vermişti. Devamlı çalışırdı. İmamlık, vâizlik ve müftülük vazifelerinde bulunmuştu.

Bir Cuma günü cemaatle vedalaşıp artık vaaz edemeyeceğini, vefat edeceğini bildirmişti. Bir hafta sonraki vaaz vaktinde vefat etti.

1952 yılında İstanbul Fatih'teki Reşadiye Otelinde Bediüzzaman'ı ziyaret edip görüşmüşlerdi.

Emirdağ ve Kastamonu mektuplarında ismi ve bahsi geçer.

 

Yıllar sonra çıkan rüya

Bir gün rüyasında billûr bir köşk görmüş, gökten, semâlardan yere doğru sarkmış vaziyette. Billûr köşkün içinde de Halife-i Rûy-i zeminin olduğunu söylemişler. Haşmet Hoca heyecan, merak ve muhabbet içinde köşke doğru gitmeye başlamış. Her adımda "Esselâmü aleyküm" diyerek selâm veriyormuş. Tam yedi adım sonra billûr köşkteki yeryüzü halifesine, asrın sahibine kavuşmuş ve ellerine kapanmış. Haşmet Hocanın bu rüyasından bir müddet sonra, 1952 baharında Gençlik Rehberi Mahkemesi açılmış. Bediüzzaman bir müddet Sirkeci'deki Akşehir Palas Otelinde, daha sonra ise Fatih'teki Reşadiye Otelinde kalmış. Haşmet Hoca Reşadiye Otelinde Bediüzzaman'ın huzuruna çıkmış. Rüyasında gördüğü aynı vaziyet yıllar sonra orada tecellî etmiş. Her adımda bir defa "Esselâmü aleyküm" diye diye yürümüş ve nihayet yedinci adım ve selâmda asrın sultanının eline, eteğine kapanmış.

Fatih Reşadiye Otelinde Haşmet Hocanın Bediüzzaman'ı ziyareti böyle olmuştur.

Yozgat'ta Nohut Dağı eteğindeki Camızlık Camiinde imamlık ve vaizlik yapmıştı. Soy ismi olan Tonus, Yozgat'ta bir çarşının ismi olduğu gibi, Sivas'ın Şarkışla kazasının Altınyayla nahiyesinin eski adı da Tonus'dur. Bu mevkiler yüzyıllarca önce Tonus'tan buraya hicret dolayısıyla bu isimle anılmaktadır.

 

Üstad Bediüzzaman Rize'de

Bediüzzaman Said Nursî'nin Rize'ye uğradığını, oranın yaşlı zatlarından dinleyen Rüştü Tafral anlatmaktadır.

Bu uğrayış, meşrutiyet sonrası, İnebolu'ya uğradığı zamanlarda olabilir.

Üstad önde, bir grup olarak iskelede gemiye doğru hareket etmişlerdi.

Çayeli Nahiye Müdürü Âkif Kantoğlu, vali, jandarma kumandanı, binbaşı ve liman reisi giderlerken, Üstadın arkasında olan liman reisi, oradan, paslı demirli iskele parçalarının üzerine doğru denize düşmüştü. Bu hâdiseyi Rüştü Tafral'a anlatan Pazar'ın Venek köyünden Akif Kantoğlu, bir anda liman reisini Üstadın kucağında gördüklerini söylemiş. Hadiseyi anlatan Kantoğlu, bunu Üstadın harika bir kerameti olarak nakletmiş. Çünkü adam için ölüm değilse bile, o paslı demirlerden büyü bir yara alması muhakkakken, âniden adam kendini Üstadın kucağında bulmuş, hiçbir şey olmadan kurtulmuş.

Ses Yok