Divan-i Harbi Örfi | Divanı Harbi Örfi | 28
(3-81)

Bunu da söylüyorum ki: Hamiyetli ve münevver-ül fikir bir zabiti zâyi’ etmek, mânevî kuvvetinizi zâyi etmektir. Zira şimdi hüküm-fermâ, şecaat-i îmaniye ve akliye ve fenniyedir. Bazan bir münevver-ül fikir, yüze mukabildir. Ecnebiler size bu şecaatle galebeye çalışıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriye kâfi değil...

Elhâsıl: Fahr-i Âlem’in fermanını size tebliğ ediyorum ki: İtaat farzdır. Zâbitlerinize isyan etmeyiniz. Yaşasın askerler!.. Yaşasın meşruta-i meşrua!..

Demek ki ben, bu kadar âlim varken, böyle mühim vazifeleri deruhde ettiğimden cinayet ettim!..

ONBİRİNCİ CİNAYET: Ben vilâyat-ı şarkıyede aşiretlerin hal-i perişaniyetini görüyordum. Anladım ki: Dünyevî bir saadetimiz, bir cihetle fünun-u cedide-i medeniye ile olacak. O fünunun da gayr-ı müteaffin bir mecrası ülema ve bir menbaı da medreseler olmak lâzımdır. Tâ ulemâ-i din, fünun ile ünsiyet peyda etsin.

Zira, o vilayatta nim-bedevi vatandaşların zimâm-ı ihtiyarı, ülema elindedir. Ve o

Ses Yok