27 Mart 1909
Tarîk-i Muhammedî şübhe ve hileden münezzeh olduğundan şübhe ve hileyi îma eden gizlemekten de müstağnîdir. Hem o derece azîm ve geniş ve muhit bir hakikat, bahusus bu zaman ehline karşı hiçbir cihetle saklanmaz. Bahr-i Umman nasıl bir destide saklanacak? Tekraren söylüyorum ki: İttihad-ı İslâm hakikatında olan İttihad-ı Muhammedî’nin (Aleyhissalâtü Vesselâm) cihet-i vahdeti tevhid-i İlâhîdir. Peyman ve yemini de îmandır. Müntesibîni umum mü’minlerdir. Nizamnamesi Sünen-i Ahmediye’dir (Aleyhissalâtü Vesselâm). Kanunu, evamir ve nevahi-i şer’iyedir. Bu ittihad, âdetten değil, ibadettir. İhfa, havf; riyadandır. Farzda riya yoktur. Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslâmdır.
İttihadın hedef ve maksadı; o kadar uzun, münşaib, muhit, merakiz ve maâbid-i İslâmiyeyi birbirine rabtettiren bir silsile-i nuranîyi ihtizaza getirmekle, onunla merbut