Asa-yı Musa | Onbirinci Mesele | 88
(76-96)
BU SÛREYE ÂİD BİR NÜKTE-İ İ’CAZİYENİN HÂŞİYESİDİR:

Nasıl bu sûre, beş cümlesinden dört cümlesi ile bu asrımızın dört büyük şerli inkılâblarına ve fırtınalarına ma’na-yı işarî ile bakar; aynen öyle de, dört def’a tekraren şedde sayılmaz kelimesiyle âlem-i İslâmca en dehşetli olan Cengiz ve Hülâgu fitnesinin ve Abbasi Devleti’nin inkıraz zamanının asrına dört def’a ma’na-yı işarî ile ve makam-ı cifrî ile bakar ve parmak basar. Evet şeddesiz beş yüz (500) eder; doksan (90)dır. İstikbâle bakan çok âyetler, hem bu asrımıza hem o asırlara işâret etmeleri cihetinde, istikbâlden haber veren İmâm-ı Ali (R.A.) ve Gavs-ı A’zam (K.S.) dahi, aynen hem bu asrımıza, hem o asra bakıp haber vermişler. kelimeleri bu zamana değil, belki bin yüz altmış bir (1161) ve sekiz yüz on (810) ederek, o zamanlarda ehemmiyetli maddî ma’nevî şerlere işâret eder. Eğer beraber olsa, Miladi bin dokuz yüz yetmiş bir (1971) olur. O tarihte dehşetli bir şerden haber verir. Yirmi sene sonra, şimdiki tohumların mahsulü ıslah olmazsa, elbette tokatları dehşetli olacak.

Səs yoxdur