Asa-yı Musa | Sekizinci Hücceti İmaniye | 204
(196-212)

Hem bu dünya hanında misafir yolcular için, koca dağları levazımatlarına ve istikbâldeki ihtiyaçlarına muntazam ihtiyat deposu ve cihâzât anbarı ve hayata lüzumu olan çok definelerin mükemmel mahzeni olmak cihetinde işâret, belki delâlet, belki şehâdet eder ki; bu kadar kerîm ve misafirperver ve bu kadar hakîm ve şefkatperver ve bu kadar kadîr ve Rubûbiyyet-perver bir Sâniin, elbette ve herhalde, çok sevdiği o misafirleri için, ebedî bir âlemde, ebedî ihsânâtının ebedî hazineleri vardır. Buradaki dağlara bedel, orada yıldızlar o vazifeyi görürler.

Ey Kadir-i Külli Şey! Dağlar ve içindeki mahlûklar Senin mülkünde ve Senin kuvvet ve kudretinle ve ilim ve hikmetinle müsahhar ve müddahardırlar. Onları bu tarzda tavzif ve teshir eden Hâlıkını takdis ve tesbih ederler.

Ey Hâlık-ı Rahman ve ey Rabb-i Rahîm! Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın ta’limiyle ve Kur’ân-ı Hakîminin dersiyle anladım; nasılki semâ ve feza ve arz ve deniz ve dağ, müştemilât ve mahlûklariyle beraber Seni tanıyorlar ve tanıttırıyorlar.. öyle de: Zemîndeki bütün ağaç ve nebâtât, yaprakları ve çiçekleri ve meyveleriyle, Seni bedahet derecesinde tanıttırıyorlar ve tanıyorlar. Ve umum eşcarın ve nebâtâtın cezbedarane hareket-i zikriyede bulunan yapraklarından; ve zînetleriyle Sâniinin isimlerini tavsif ve tarif eden çiçeklerinden ve letâfet ve cilve-i merhametinden tebessüm eden meyvelerinden herbirisi, tesâdüfe havalesi hiçbir cihet-i imkânı olmıyan hârika san’at içindeki nizam ve nizam içindeki mîzan; ve mîzan içindeki zînet ve zînet içindeki nakışlar; ve nakışlar içindeki güzel ve ayrı ayrı kokular ve kokular içindeki meyvelerin muhtelif tatlariyle, nihayetsiz Rahîm ve Kerîm bir Sâniin vücub-u vücûduna bedahet derecesinde şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle, bütün zemîn yüzünde birlik ve beraberlik, birbirine benzemeklik ve sikke-i hilkatte müşabehet ve tedbir ve idarede münâsebet ve onlara taalluk eden îcad fiilleri ve Rabbânî isimlerde muvafakat ve o yüz bin enva’ın hadsiz efradlarını birbiri içinde şaşırmıyarak birden idareleri gibi noktalariyle, o Vâcibü’l-Vücûd Sâniin bilbedahe vahdetine ve Ehadiyyetine şehâdet ederler.

Hem, nasılki onlar Senin vücub-u vücûduna ve vahdetine şehâdet ediyorlar.. öyle de: Rûy-i zemînde dört yüz bin milletlerden teşekkül eden zîhayat ordusundaki hadsiz efradın yüz binler tarzda iâşe ve idareleri; şaşırmıyarak, karıştırmıyarak mükemmel yapılmasiyle,

Səs yoxdur