Lemalar | Onyedinci Lema | 131
(113-138)

Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: Ben böyle işlesem, sen böyle işler misin? diye tecrübevâri bir sûrette Cenâb-ı Hakk’ın Rubûbiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edebdir, ubûdiyete münafîdir.”

Mâdem hakîkat budur, insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakk’ın vazifesine karışmamalı.

Meşhurdur ki: Bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddid def’a mağlub eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler: “Sen muzaffer olacaksın, Cenâb-ı Hak seni galib edecek.” O demiş: “Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenâb-ı Hakk’ın vazifesine karışmam; muzaffer etmek veya mağlûb etmek onun vazifesidir.” İşte o zât bu sırr-ı teslimiyeti anlamasiyle, harika bir sûrette çok def’a muzaffer olmuştur.

Evet insanın elindeki cüz-i ihtiyarî ile işledikleri ef’allerinde, Cenâb-ı Hakk’a âid netâici düşünmemek gerektir. Meselâ: Kardeşlerimizden bir kısım zâtlar, halkların Risâle-i Nura iltihakları şevklerini ziyâdeleştiriyor, gayrete getiriyor. Dinlemedikleri vakit zaîflerin kuvve-i ma’nevîyeleri kırılıyor, şevkleri bir derece sönüyor. Halbuki Üstad-ı Mutlak, Mukteda-yı Küll, Rehber-i Ekmel olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,

olan Ferman-ı İlâhîyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyâde sa’y ü gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş. Çünkü

sırriyle anlamış ki: İnsanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakk’ın vazifesidir. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmazdı.

Öyle ise; işte ey kardeşlerim! Siz de, size âit olmayan vazifeye harekâtınızı bina etmekle karışmayınız ve Hâlıkınıza karşı tecrübe vaziyetini almayınız!

İkinci Mes’ele: Ubûdiyet, Emr-i İlâhîye ve Rıza-yı İlâhîye bakar. Ubûdiyetin dâîsi Emr-i İlâhî ve neticesi Rıza-yı Haktır. Semeratı ve fevâidi, uhreviyedir. Fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasden istenilmemek şartiyle, dünyaya âid fâideler ve kendi kendine terettüb eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubûdiyete münafi olmaz. Belki zaîfler için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler.

Səs yoxdur