Lemalar | Yirminci Lema | 154
(148-158)

Bu sırra bir işâret-i lâtife ve zarif bir nükte-i Kur’âniyedir ki ferman etmiş:i190 Müenneslerin cemâatine, iki katlı müennes olduğu halde, müzekker fiili olan buyurması... hem buyurmakla; müzekkerlerin cemâatine, müennes fiili olan ta’biriyle, latîfane işâret ediyor ki: Zaîf ve halim ve yumuşak kadınların cem’iyyeti kuvvetleşir, sertlik ve şiddet kesbedip bir nevi recûliyet kazanır. Müzekker fiilini iktizâ ettiğinden ta’biriyle, gâyet güzel düşmüş. Kavî erkekler ise, hususan bedevi a’rab olsa; kuvvetlerine güvendikleri için cem’iyyetleri zaîf olup hem ihtiyatkârlık, hem yumuşaklık vaziyetini aldığından, bir nevi kadınlık hâsiyeti takındıkları için, müennes fiilini iktiza ettiğinden müennes fiiliyle ta’biri tam yerindedir. Evet ehl-i hak gâyet kuvvetli bir nokta-i istinâd olan îman-ı Billâhtan gelen tevekkül ve teslim ile, başkalara arz-ı ihtiyaç edip, muavenet ve yardımlarını istemez. İstese de gâyet fedakârane yapışmaz. Ehl-i dünya, dünya işlerinde hakîki nokta-i istinâdlarından gaflet ettiklerinden, zaaf ve acze düşüp, şiddetli bir sûrette yardımcılara ihtiyacını hisseder; samimane, belki fedakârane ittifak ederler.

İşte ehl-i hak, ittifaktaki hak kuvvetini düşünmediklerinden ve aramadıklarından, haksız ve muzır bir netice olan ihtilâfa düşerler. Haksız ehl-i dalâlet ise; ittifaktaki kuvveti, aczleri vasıtasiyle hissettiklerinden, gâyet mühim bir vesîle-i makasıd olan ittifakı elde etmişler.

İşte ehl-i hakkın bu haksız ihtilâf marazının merhemi ve ilâcı:Âyetindeki şiddetli nehy-i İlâhî,Âyetinde hayat-ı içtimâîyece gâyet hikmetli Emr-i İlâhîyi düstûr-u hareket etmek. Ve ihtilâfın İslâmiyete ne derece zararlı olduğunu ve ehl-i dalâletin ehl-i hakka galebesini ne derece teshil ettiğini düşünüp, kemâl-i zaaf ve acz ile, o ehl-i hakkın kafilesine fedakârane,samimane iltihak etmektir; şahsiyetini unutmakla riya ve tasannûdan kurtulup, ihlâsı elde etmektir.

Səs yoxdur