Sözler | Altıncı Söz | 28
(25-29)

İşte ey akıl, dikkat et! Meş’um bir âlet nerede? Kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Âdi bir kavvâd nerede? Kütübhane-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tad! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede? Hazine-i hassa-i Rahmet nâzırı nerede?

Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve âzaları kıyas etsen anlarsın ki: Hakikaten mü’min Cennet’e lâyık ve kâfir Cehennem’e muvafık bir mâhiyet kesbeder. Ve onların herbiri, öyle bir kıymet almalarının sebebi: Mü’min, îmanıyla Hâlıkının emanetini, Onun nâmına ve izni dairesinde istîmal etmesidir. Ve kâfir, hıyânet edip nefs-i emmâre hesabına çalıştırmasıdır.

Dördüncü Kâr: İnsan zaîftir, belaları çok… Fâkirdir, ihtiyâcı pek ziyâde… Âcizdir, hayat yükü pek ağır… Eğer, Kadîr-i Zülcelâl’e dayanıp tevekkül etmezse ve îtimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azâb içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder.

Beşinci Kâr: Bütün o âza ve âletlerin ibâdeti ve tesbihâtı ve o yüksek ücretleri, en muhtaç olduğun bir zamanda, Cennet yemişleri sûretinde sana verileceğine; ehl-i zevk ve keşif ve ehl-i ihtisas ve müşahede ittifak etmişler.

İşte bu beş mertebe kârlı ticareti yapmazsan, şu kârlardan mahrûmiyyetten başka, beş derece hasâret içinde hasârete düşeceksin.

Birinci Hasâret: O kadar sevdiğin mal ve evlâd ve perestiş ettiğin nefis ve hevâ ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi’ olup kaybolacak. Senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler.

İkinci Hasâret: Emanette hıyânet cezasını çekeceksin. Çünki: En kıymetdar âletleri, en kıymetsiz şeylerde sarfedip nefsine zulmettin.

Üçüncü Hasâret: Bütün o kıymetdar cihâzât-ı insânîyyeyi, hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp Hikmet-i İlâhiyyeye iftira ve zulmettin.

Səs yoxdur