Sözler | YirmiDokuzuncu Söz | 534
(504-534)

İşte baştan buraya kadar beyânâtımız, İsm-i Hakîm’den istimdad ve feyz-i Kur’andan istifâde sûretinde kalbi kabûle, nefsi teslime, aklı iknaa ihzâr için “Dört Esas” söyledik. Fakat biz neyiz ki, buna dair söz söyleyeceğiz. Asıl şu dünyanın sahibi, şu kâinatın Hâlıkı, şu mevcûdâtın Mâliki ne söylüyor.. Onu dinlemeliyiz. Mülk sahibi söz söylerken başkalarının ne haddi var ki, fuzûliyâne karışsın...

İşte o Sâni’-i Hakîm, dünya mescidinde ve arz mektebinde, asırlar arkasında oturan tâifelerin umum saflarına hitaben îrad ettiği hutbe-i ezeliyyesinde, kâinatı zelzeleye veren:


ve bütün mahlukatı neş’elendiren, şevke getiren



gibi fermanları, Malik-ül Mülk’ten, Sahib-i Dünya ve Ahiretten dinlemeliyiz. ‘’Amenna ve Saddakna’’ demeliyiz.





* * *

Səs yoxdur