Sözler | Lemeât | 705
(691-746)
Temessülün Aksamı Muhtelifedir

Âyinede temessül, münkasım dört sûrete: Ya yalnız hüviyet; ya beraber hâsiyet; ya hüviyet hem şû’le-i mâhiyet; ya mâhiyet, hüviyet.

Eğer misâl istersen, işte insân ve hem şems, melek ve hem kelime. Kesifin timsalleri, âyinede oluyor birer müteharrik meyyit.

Bir ruh-u nuranînin, kendi mir’atlarında timsalleri oluyor birer hayy-ı murtabıt; aynı olmazsa eğer, gayrı dahi olmayıp

Birer nur-u münbasit. Ger şems hayevân olaydı; olur harareti hayatı, ziyâ onun şuuru.. şu havassa mâliktir âyinede timsali.

İşte budur şu esrarın miftahı: Cebrail hem Sidre’de, hem sûret-i Dıhye’de meclis-i Nebevî’de,

Hem kim bilir kaç yerde!.. Azrail’in bir anda Allah bilir kaç yerde, ruhları kabzediyor. Peygamber’in bir anda,

Hem keşf-i evliyada, hem sâdık rü’yalarda ümmetine görünür, hem Haşirde umum ile şefâatle görüşür.

Velilerin ebdâlı, çok yerlerde bir anda zuhur eder, görünür.

• • •

Müstaid, Müçtehid Olabilir; Müşerri’ Olamaz

İçtihadın şartını haiz olan her müstaid, ediyor nefsi için, nass olmıyanda içtihad; ona lâzım, gayre ilzam edemez.

Ümmeti dâvetle teşri’ edemez. Fehmi, şeriattan olur; lâkin şeriat olamaz. Müçtehid olabilir, fakat müşerri’ olamaz.

İcma’ ile cumhurdur, sikke-i şer’i görür. Bir fikre dâvet etmek; zann-ı kabûl-ü cumhur, şart-ı evvel oluyor.

Yoksa, dâvet bid’attır, reddedilir. Ağzına tıkılır, onda daha çıkamaz...

• • •

Nur-u Akıl, Kalbden Gelir

Zulmetli münevverler bu sözü bilmeliler: Ziyâ-yı kalbsiz olmaz nur-u fikir münevver.

O nur ile bu ziyâ mezcolmazsa zulmettir; zulüm ve cehli fışkırır. Nurun libasını giymiş bir zulmet-i müzevver.

Gözünde bir nehar var, lâkin ebyaz ve muzlim. İçinde bir sevad var ki, bir leyl-i münevver.

Səs yoxdur