Sözler | KONFERANS | 749
(747-774)

Bu asırda din ve İslâmiyet düşmanları, evvelâ îmanın esaslarını zayıflatmak ve yıkmak plânını, programlarının birinci maddesine koymuşlardır. Husûsan bu yirmibeş sene içinde, tarihte görülmemiş bir halde münâfıkane ve çeşit çeşit maskeler altında îmanın erkânına yapılan su’-i kasdlar pek dehşetli olmuştur, çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir.

Halbuki: Îmanın rükünlerinden birisinde hâsıl olacak bir şüphe veya inkâr, dînin teferruatında yapılan lâkaydlıktan pek çok defa daha felâketli ve zararlıdır. Bunun içindir ki; şimdi en mühim iş, taklidî îmanı tahkikî îmana çevirerek îmanı kuvvetlendirmektir, îmanı takviye etmektir, îmanı kurtarmaktır. Herşeyden ziyâde îmanın esasâtıyla meşgul olmak kat’î bir zaruret ve mübrem bir ihtiyâç, hattâ mecburiyet haline gelmiştir. Bu, Türkiye’de böyle olduğu gibi; umum İslâm dünyasında da böyledir.

Evet, temelleri yıpratılmış bir binanın odalarını tâmir ve tezyîne çalışmak, o binanın yıkılmaması için ne derece bir faide temin edebilir? Köklerinin çürütülmesine çabalanan bir ağacın kurumaması için, dal ve yapraklarını ilâçlayarak tedbir almaya çalışmak, o ağacın hayatına bir faide verebilir mi?..

İnsân, saray gibi bir binadır; temelleri, erkân-ı îmaniyyedir. İnsân, bir şeceredir; kökü esasât-ı îmaniyyedir. Îmanın rükünlerinden en mühimmi, iman-ı billâh’tır; Allah’a îmandır. Sonra Nübüvvet ve Haşir’dir. Bunun için, bir insânın en başta elde etmeye çalıştığı ilim; îman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve pâdişahı; îman ilmidir.

Îman, yalnız icmâlî bir tasdikten ibaret değildir. Îmanın çok mertebeleri vardır. Taklidî bir îman, husûsan bu zamandaki dalâlet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. Tahkikî îman ise sarsılmaz, sönmez bir kuvvettir. Tahkikî îmanı elde eden bir kimsenin, îman ve İslâmiyeti dehşetli dinsizlik kasırgalarına da mâruz kalsa, o kasırgalar bu îman kuvveti karşısında tesirsiz kalmaya mahkûmdur. Tahkikî îmanı kazanan bir kimseyi, en dinsiz feylesoflar dahi, bir vesvese veya şüpheye düşürtemez.

İşte bu hakîkatlara binaen, biz de tahkikî îmanı ders vererek, îmanı kuvvetlendirip insânı ebedî saadet ve selâmete götürecek Kur’an ve îman hakîkatlarını câmi’ bir eseri, sebat ve devam ve dikkatle okumayı kat’iyetle lâzım ve elzem gördük. Aksi takdirde, bu zamanda dünyevî ve uhrevî dehşetli musibetler içine düşmek, şüphe götürmez bir hakîkat halindedir.

Səs yoxdur