Sözler | KONFERANS | 770
(747-774)

Engizisyon zulümlerini çok geride bırakan hâkim bir kuvvetin tazyikatı altında, cani canavarların pek vahşî işkenceleri içinde, (Sırran tenevveret) sırrıyla perde altında Risâle-i Nur eserleri gibi eserler neşretmek ve böylece cihânın maddî ma’nevî “Fâtih”i olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sünnet-i seniyyesinin bir hizmetkârı olarak, bugün milyonlara bâliğ olan bir câmiayı, inâyet-i İlâhî ile, Kur’an-ı Hakîm’in cadde-i kübrâsında selâmetle ilerletmek ve mü’minlerin ve beşeriyyetin sâdece dünyalarını değil, ebedî saadetlerini temine Risâle-i Nur gibi bir eserle vesile olmak; bu mezkûr hususiyetlerin ma’nevî şahsında toplanması, Risâle-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî gibi, tarihte hangi bir zâta daha nasip olmuştur acaba?

Evet kardeşlerim! Risâle-i Nur, öyle bir ziyâ-i hakîkat, öyle bir bürhân-ı hak ve bir sirâc-ı hakîkat neşrediyor ve iki cihânın saadetini temin edecek, Kur’an ve îman hakîkatlarını ders veriyor ve öyle bir lûtf-u İlâhîdir ki: Yirmibeş seneden beri, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek, muallimi, feylesofu, talebesi, âlimi, mutasavvıfı gibi, herbir tabaka-i insânîyye, bu Nur’un âşıkı, bu Nur’un pervanesi, bu Nur’un meclûbu, bu Nur’un muhibbi olmuşlar, bu Nur’a koşmuşlar, bu Nur’un sinesine atılmışlar, bu Nur’dan medet istemişler. Milyonlarca bahtiyar kimselerden müteşekkil muazzam bir kütle, bu nurla nurlanıp, bu nurla kurtulmuşlardır.

Evet kardeşlerim! Mahzen-i mu’cizât ve mu’cize-i kübrâ olan Kur’an-ı Azîm-üş-şan’ın hakikî bir tefsiri olan Risâle-i Nur, o kadar merakâver, o kadar câzibedâr, o kadar dehşetli ve muazzam hakîkatları ders veriyor ve mesâili isbat ediyor ki; îman ve İslâmiyyet’in kıt’alar genişliğinde inkişaf ve fütühâtına medâr oluyor ve olacaktır.

Evet Risâle-i Nur, kalblere o derece bir aşk ve muhabbet, ruhlara o kadar bir vecd ve heyecan vermiş, akıl ve mantıkları öyle bir tarzda ikna etmiş ve öyle bir itminan-ı kalb hâsıl etmiştir ki, milyonlarca Nur talebelerine, kendini defalarca okutmuş, yazdırmış ve bir ömür boyunca mütalâa ettirmiş ve senelerden beri âdeta kendi kendini neşretmiştir.

Aziz kardeşlerim! Ecnebi parmağıyla idâre edilen zındıka komiteleri, İslâmiyeti imha için, İslâm memleketlerinde, bilhassa Türkiye’de, öyle desîselerle entrikalar çevirmişler, hâince dolaplar döndürmüşler, hunharâne ve vahşiyâne zulümler irtikâb ve şeytanî ve menfur plânlar tatbik etmişler ve iğfalâtta bulunmuşlar; iblisâne, sinsî metodlar tâkib etmişler ve kardeşi kardeşe çarpıştırmışlar ve öyle aldatıcı yalan ve propagandalar ve yaygaralar yapmışlar, fitne ve fesad ve tefrika tohumları saçmışlardır ki; bunlar İslâm’ın bünyesinde derin rahneler açmış ve büyük tahribatlar yapmıştır.

Səs yoxdur