Şualar | Sekizinci Şuâ | 674
(666-692)

’den istifâzaten merhamet ve şefkat;



’den istifadeten hikmet ve intizamın esasları üzerine gidiyor. Onun ruhu ve hayatı onlardır. Sâir meşreblerdeki aşk yerinde, Risâle-i Nur’un meşrebinde müştâkane şefkattir ve re’fetkârane muhabbettir. Nasılki Hazret-i İmâm-ı Ali (R.A.) sarih bir sûrette Sirâcınnûr’un tarih-i te’lifini ve tekemmül zamanını ve meşhur ismini



fıkrasiyle haber vermiş. Öyle de



ilâ âhir.. fıkrasiyle da Sirâcınnûr’un esaslarından haber veriyor. Çünkü



izzet, azamet ve celâl ve kibriyadır.



Süryanice Rauf ve



Rahîm’dir. Demek Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallahu Anh Sirâcınnûr’u târif ediyor. Hayatını ve nurunu, kibriya ve azamet ve re’fet ve rahîmiyetten alıyor diye mümtaz hâsiyetini beyân eder.

Üçüncüsü: Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallahu Anh, bu fıkrada


cümlesiyle diyor ki: Bin üç yüz elli dörtte (1354) Sirâcınnûr -yâni, Risâle-i Nur’un nuru- ile dalâletin tecavüz eden nârı inşâallah sönecek. Yâni, fitne-i diniye ateşini ya tahribattan vazgeçirecek veya ileri tecavüzatını kıracak. Eğer Hicri tarihi olsa, bundan iki sene evvel, dini dünyadan tefrik fırsatından istifade ile, dinin ve Kur’ânın zararına olarak ilerleyen dehşetli tasavvuratın tecavüzatı tevakkuf etmesi, elbette karşılarında kuvvetli bir seddin bulunmasındandır. O sed ise, bu zamanda çok intişar eden Risâle-i Nur’un keskin hüccetleri ve kuvvetli bürhanları olduğu, çok emâreler ile hissediliyor.

Səs yoxdur