Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 162
(150-214)

Beytiyle ifade ettiği idealini tahakkuk ettirmek, Bediüzzamana müyesser olmuştur.

Risâle-i Nurun neşir keyfiyeti de tarihde hiçbir eserde görülmemiştir... Şöyleki:

Kur’ân hattını muhafaza etmek hizmetiyle de muvazzaf olan Risâle-i Nurun, muhakkak Kur’ân yazısıyle neşredilmesi lâzımdı. Eski yazı yasak edilmiş ve matbaaları kaldırılmıştı. Bediüzzamanın parası, serveti yokdu; fakirdi, dünya metaiyle alâkası yokdu. Risâleleri el ile yazarak çoğaltanlar da, ancak zarurî ihtiyaçlarını temin ediyorlardı. Risâle-i Nuru yazanlar, karakollara götürülüyor.. işkence ve eziyetler yapılıyor, hapislere atılıyordu. Bediüzzaman aleyhinde hükümet eliyle yaptırılan propaganda ve tazyiklerle her tarafa dehşetler saçılıyor; ahali, Hazret-i Üstada yaklaşmaya, ondan din, îman dersi almaya cesareti kalmayacak derecede evhamlandırılıyordu. Vaktiyle de; din adamlarının, hakîkatperestlerin, sırf dindar oldukları için darağaçlarında can vermeleri, bir korku ve yılgınlık havası meydana getirmişti. Hüküm sürmekte olan eşedd-i zulüm ve istibdâd-ı mutlak içinde, ehl-i diyanet sükût-u mutlaka mahkûm edilmişti. Ne dinin hakîkatlarından bahseden hakiki bir risâle neşrettiriliyor ve ne de o hakîkatlar millete ders verdiriliyordu. Bu sûretle İslâmiyet, ruhsuz bir cesed haline getirilmeye çalışılıyor; Din-i İslâmın mahiyeti ve esaslarını ders vermek, kat’iyyen menediliyordu. (Hâşiye).

İşte; başlangıçta pek azgın olan bu dinsizlik devri, Risâle-i Nurun umûmîyet kesbeden neşriyatiyle yıkılmış; ehl-i Îmanın ma’nevî ve maddî (bilhassa ma’nevî) hayatına tatbik edilen istibdat zincirleri parçalanmıştır. Risâle-i Nur, dinsizliğin belini kırmış ve temel taşlarını târumar etmiştir.

Evet; o zamanlar ki, dinsizliğin mukabil cephesinde Risâle-i Nur şimşekler gibi parlamış ve Kur’ân-ı Hakîmin bu nuru bütün satvet ve şevketiyle zuhur ederek perde altında neşrolunmuştur.


Hâşiye: Bütün o dinsizlik icraatını bugünkü dinî inkişafı hazmedemiyen gizli dinsizler yapıyordu.

Səs yoxdur