Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 307
(281-398)

Her nasılsa birinci tercümanlık vazîfesi ona düşmüş. Onun fikri ve ilmi ve zekâsının eseri olmadığına delil Risâle-i Nur’un öyle parçaları var ki; ba’zı altı saatte, ba’zı iki saatte, ba’zı bir saatte ve ba’zı da on dakikada yazılan risâleler var. Ben yeminle te’min ediyorum ki: Eski Said’in kuvve-i hâfızası beraber olmak şartiyle, o on dakikalık işi, on saatte fikrimle yapamıyorum. O bir saatlik risâleyi, iki günde istidadımla, zihnimle yapamıyorum. O altı saatlik risâle olan Otuzuncu Söz; ne ben, ne de en müdakkik dindar feylesoflar, altı günde o tahkikatı yapamaz. Ve hakezâ... Demek biz, müflis olduğumuz halde, zengin bir mücevherat dükkânının dellâlı ve bir hizmetçisi olmuşuz.


SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Bu günlerde sabah namazı tesbihatında İstanbul’daki ihtiyarın garazkârane ve şahsıma karşı galiz gıybeti üzerine, Eski Said damariyle nefs-i emmârem heyecana geldi; “Mazlumum, bu nevi zulüm çekilmez!” dedi, intikamını almak istedi. Birden kalbime geldi: “Belki Risâle-i Nurun İstanbul’da neşrine bir vesile olur. Sen mâdem hayat-ı dünyeviyeni ve hayat-ı uhreviyeni dahi Risâle-i Nura feda ediyorsun, bu izzet-i nefis damarını dahi feda et. Hem sebeb-i hilkat-i kâinat Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâma mecnun ta’biri isti’mal eden insanlar bulunduğu gibi; senin, o güneşe nisbeten zerrecik bir izzet-i nefsinin kırılmasına ehemmiyet verme.” diye ihtar edildi, benim de kalbim rahat etti.

SAİD NURSÎ


* * *


İstanbul ulemasının en büyüğü ve en müdakkiki ve çok zaman Müftiül-Enam olan eski Fetva Emini meşhur Ali Rıza Efendi, Birinci Şuâdaki İşârât-ı Kur’âniyeyi ve Âyetül-Kübra gibi risâleleri gördükten sonra, Risâle-i Nur’un mühim bir talebesi olan Hâfız Emin’e demiş ki:

Səs yoxdur