Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 360
(281-398)

kemâl-i merak ile ve gâyet dikkat ve nihayet ciddiyetle bu Zâtın bütün gizli ve aşikâr hallerini ve fikirlerini ve vaziyetlerini taharri ve teftiş ve tedkik etmeleri neticesinde; bu Zâtın, dünyada en sâdık ve en yüksek ve en haklı ve hakîkatlı olduğuna ittifak ile ve icma ile sarsılmaz tasdikleri ve kuvvetli îmanları, Güneşin ziyasına delâlet eden gündüz gibi bir delildir, diye anladı.

Sekizincisi: Bu kâinat, nasılki kendini îcad ve idare ve tertip eden ve tasvir ve takdir ve tedbir ile; bir saray gibi, bir kitap gibi, bir sergi gibi, bir temaşagâh gibi tasarruf eden sâniine ve kâtibine ve nakkaşına delâlet eder; öyle de: Kâinatın hilkatindeki makasıd-ı İlâhîyyeyi bilecek ve bildirecek ve tahavvülâtındaki rabbânî hikmetlerini tâlim edecek ve vazîfedarane harekâtındaki neticeleri ders verecek ve mâhiyetindeki kıymetini ve içindeki mevcûdâtın kemâlâtını ilân edecek ve o kitab-ı kebîrin ma’nalarını ifade edecek bir yüksek dellâl, bir doğru keşşaf, bir muhakkik üstad, bir sâdık muallim istediği ve iktiza ettiği ve herhalde bulunmasına delâlet ettiği cihetle; elbette bu vazîfeleri herkesten ziyâde yapan bu Zâtın hakkaniyetine, ve bu kâinat Hâlıkının en yüksek ve sâdık bir memuru olduğuna şehâdet ettiğini bildi.

Dokuzuncusu: Mâdem bu san’atlı ve hikmetli masnuatiyle kendi hünerlerini ve sanatkârlığının kemâlâtını teşhir etmek ve bu süslü, zînetli nihayetsiz mahlûkatıyla kendini tanıttırmak ve sevdirmek ve bu lezzetli ve kıymetli hesapsız ni’metleriyle kendine teşekkür ve hamd ettirmek ve bu şefkatli ve himayetli umûmî terbiye ve iaşe, ile hatta ağızların en ince zevklerini ve iştihaların her nev’ini tatmin edecek bir sûrette ihzar edilen Rabbânî it’amlar ve ziyafetler ile, kendi rubûbiyetine karşı, minnetdârâne ve müteşekkirâne ve perestişkârâne ibâdet ettirmek ve mevsimlerin tebdili ve gece gündüzün tahvili ve ihtilâfı gibi, azametli ve haşmetli tasarrufat ve icraat ve dehşetli ve hikmetli faaliyet ve hallâkıyet ile kendi uluhiyetini izhâr ederek, o ulûhiyetine karşı îman ve teslim ve inkıyad ve itaat ettirmek ve her vakit iyiliği ve iyileri himaye, fenâlığı ve fenâları izale ve semavî tokatlar ile zâlimleri ve yalancıları imha etmek cihetiyle, hakkaniyet ve adaletini göstermek isteyen perde arkasında birisi var. Elbette ve herhalde, o gaybî Zâtın yanında en sevgili mahlûku ve en doğru abdi ve onun mezkûr maksatlarına tam hizmet ederek,

Səs yoxdur