Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 359
(281-398)

Çünkü: Enbiya Aleyhimüsselâmın doğruluklarına ve peygamber olmalarına medâr olan ne kadar kudsî sıfatlar ve mu’cizeler ve vazîfeler varsa, O Zâtta (A.S.M.) en ileride olduğu tarihçe musaddaktır. Demek onlar, nasıl ki lîsan-ı kal ile; Tevrat, İncil, Zebur ve suhuflarında bu Zât’ın (A.S.M.) geleceğini haber verip insanlara beşaret vermişler ki, kütüb-ü mukaddesenin o beşaretli işârâtından yirmiden fazla ve pek zâhir bir kısmı, On Dokuzuncu Mektup’ta güzelce beyân ve isbat edilmiş. Öyle de, lîsan-ı halleriyle yâni nübüvvetleriyle ve mu’cizeleriyle, kendi mesleklerinde ve vazîfelerinde en ileri ve en mükemmel olan bu Zâtı tasdik edip dâvasını imza ediyorlar ve lîsan-ı kal ve icma ile vahdaniyete delâlet ettikleri gibi, lîsan-ı hal ile ve ittifak ile de, bu Zâtın sâdıkıyetine şehâdet ediyorlar, diye anladı.

Beşincisi: Bu Zâtın düstûrlariyle ve terbiyesi ve tebaiyetiyle ve arkasından gitmeleriyle; hakka, hakîkata, kemâlâta, kerâmata, keşfiyata, müşahedata yetişen binlerce evliya vahdaniyete delâlet ettikleri gibi; üstadları olan bu Zâtın sâdıkıyetine ve risâletine icma ve ittifakla şehâdet ediyorlar. Ve âlem-i gaybdan verdiği haberlerin bir kısmını, nûr-u velâyetle müşahede etmeleri ve umumunu nûr-u îman ile, ya ilmelyakîn veya aynelyakîn veya hakkalyakîn sûretinde itikad ve tasdik etmeleri; üstadları olan bu Zâtın, derece-i hakkaniyet ve sâdıkıyetini Güneş gibi gösterdiğini gördü.

Altıncısı: Bu Zâtın ümmîliğiyle beraber; getirdiği hakâik-ı kudsiye ve ihtira ettiği ulûm-u âliye ve keşfettiği mârifet-i İlâhîyyenin dersiyle ve tâlimiyle, mertebe-i ilmiyede en yüksek makama yetişen milyonlar asfiya-i müdakkikîn ve sıddıkîn-i muhakkikîn ve dâhî hükema-i mü’minîn, bu Zâtın üssül-esas dâvası olan vahdaniyeti kuvvetli bürhanlariyle bil’ittifak isbat ve tasdik ettikleri gibi; bu muallim-i ekberin ve bu üstâd-ı âzamın hakkaniyetine ve sözlerinin hakîkat olduğuna ittifak ile şehâdetleri, gündüz gibi bir hüccet-i risâleti ve sâdıkıyetidir. Meselâ Risâle-i Nur, yüz parçasiyle, bu Zâtın sadâkatının bir tek bürhanıdır.

Yedincisi: Âl ve Ashab nâmında, ve nev-i beşerin enbiyadan sonra feraset ve dirayet ve kemâlâtla en meşhuru, ve en muhterem ve en namdarı, ve en dindar ve en keskin nazarlı taife-i azîmesi,

Səs yoxdur