Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 365
(281-398)

Birden Kur’ân’ın lîsanından bu âyeti dinlerken gördü; bu âyet, kâinat üstünde dünyanın yüzünde öyle bir perde açtı ve ışıklandırdı ki; bu ezelî nutuk ve bu sermedî ferman, asırlar sıralarında dizilen zîşuurlara ders verip gösteriyor ki; bu kâinat, bir câmi-i kebir hükmünde, başta semavât ve arz olarak umum mahlûkatı, hayatdarâne zikir ve tesbihde, ve vazîfe başında cûş u huruşla mes’udane ve memnunane bir vaziyette bulunduruyor, diye müşahede etti. Ve bu âyetin derece-i belâgatını zevk ederek, sâir âyetleri buna kıyasla, Kur’ân’ın zemzeme-i belâgatı arzın nısfını ve nev’-i beşerin humsunu istilâ ederek, haşmet-i saltanatı kemâl-i ihtiramla on dört asır bilâfasıla idame ettiğinin binler hikmetlerinden bir hikmetini anladı.

Dördüncü Nokta: Kur’ân, öyle hakîkatlı bir halâvet göstermiş ki; en tatlı bir şeyden dahi usandıran çok tekrar, Kur’ân’ı tilâvet edenler için değil usandırmak, belki kalbi çürümemiş ve zevki bozulmamış adamlara tekrar-ı tilâveti halâvetini ziyâdeleştirdiği eski zamandan beri herkesçe müsellem olup, darb-ı mesel hükmüne geçmiş. Hem öyle bir tazelik ve gençlik ve şebâbet ve garâbet göstermiş ki, on dört asır yaşadığı ve herkesin eline kolayca girdiği halde, şimdi nâzil olmuş gibi tazeliğini muhafaza ediyor. Her asır, kendine hitabediyor gibi bir gençlikte görmüş; her tâife-i ilmiye, O’ndan her vakit istifade etmek için kesretle ve mebzûliyetle yanlarında bulundurdukları ve üslûb-u ifadesine ittiba’ ve iktida ettikleri halde O, üslûbundaki ve tarz-ı beyânındaki garabetini aynen muhafaza ediyor.

Beşincisi: Kur’ân’ın bir cenahı mâzide, bir cenahı müstakbelde; kökü ve bir kanadı, eski peygamberlerin ittifaklı hakîkatleri olduğu ve bu, onları tasdik ve te’yid ettiği ve onlar dahi tevâfukun lîsan-ı hâliyle bunu tasdik ettikleri gibi.. öyle de, evliya ve asfiya gibi O’ndan hayat alan semereleri ve hayatdar tekemmülleriyle şecere-i mübârekelerinin hayatdar, feyizdar ve hakîkatmedâr olduğuna delâlet eden ve ikinci kanadının himayesi altında yetişen ve yaşayan velâyetin bütün hak tarikatları ve İslâmiyetin bütün hakîkatlı ilimleri, Kur’ân’ın ayn-ı hak ve mecma-i hakâik ve camiiyette misilsiz bir hârika olduğuna şehâdet eder.

Səs yoxdur