Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 558
(541-611)

Ben de derim: “Dinsiz bir millet yaşayamaz.” Dünyaca bir umûmî düstûrdur. Ve bilhassa küfr-ü mutlak olsa, Cehennemden daha ziyâde elîm bir azabı dünyada dahi verdiğini, Risâle-i Nur’dan Gençlik Rehberi gâyet kat’i bir sûrette isbat etmiş. O risâle ise şimdi resmen tab’edildi. Bir müslüman “El-iyâzübillâh” eğer irtidat etse, küfr-ü mutlaka düşer, bir derece yaşatan küfr-ü meşkûkde kalmaz. Ecnebi dinsizleri gibi de olmaz. Ve lezzet-i hayat noktasında, mâzi ve müstakbeli olmıyan hayvandan yüz derece aşağı düşer. Çünkü, geçmiş ve gelecek mevcûdâtın ölümleri ve ebedî müfarakatları, onun dalâleti cihetiyle, onun kalbine mütemadiyen hadsiz firakları ve elemleri yağdırıyor. Eğer îman gelse, kalbe girse, birden o hadsiz dostlar diriliyorlar: “Biz ölmemişiz... mahvolmamışız.” lîsan-ı halleriyle diyerek, o Cehennemî halet Cennet lezzetine çevrilir. Mâdem hakîkat budur. Size ihtar ediyorum! “Kur’ân’a dayanan Risâle-i Nur ile mübâreze etmeyiniz... O mağlûb olmaz, bu memlekete yazık olur. (Hâşiye) O başka yere gider yine tenvir eder. Eğer başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, hergün biri kesilse, hakîkat-ı Kur’âniyeye feda olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem! Ve bu hizmet-i îmaniye ve nuriyeden vaz geçmem ve geçemem...”

Elhâsıl: Hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi dehşetli bir zehire çeviren ve lezzetini imha eden küfr-ü mutlakı, otuz seneden beri köküyle kesen ve tabiiyyunun dehşetli bir fikr-i küfrîlerini öldürmeğe muvaffak olan ve bu milletin iki hayatının saadet düstûrlarını hârika hüccetleriyle parlak bir sûrette isbat eden ve Kur’ân’ın hakîkat-ı arşiyesine dayanan Risâle-i Nur, böyle küçük bir risâlenin bir iki maddesiyle değil, belki bin kusuru dahi olsa, onun binler büyük haseneleri onları affettirir diye dâva ediyoruz... ve isbatına da hazırız...

Mâdem cumhuriyet prensipleri hürriyet-i vicdan kanunu ile dinsizlere ilişmiyor.. elbette, mümkün olduğu kadar dünyaya karışmayan ve ehl-i dünya ile mübareze etmeyen ve âhiretine ve îmanına ve vatanına dahi nâfi’ bir tarzda çalışan dindarlara ilişmemek gerektir ve elzemdir.


Hâşiye: Dört def’a mübâreze zamanında gelen dehşetli zelzeleler, “yazık olur!” hükmünü isbat ettiler.

Səs yoxdur