Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 694
(612-740)

Ve Kur’ân hakîkatlarını eşedd-i zulüm ve istibdâd-ı mutlak içerisinde neşrediyor.. “Vazifemiz çalışmaktır. Bizi galip etmek, mağlûp etmek, muvaffak etmek ve Nurları kabul ettirmek Cenâb-ı Hakka aittir. Biz, vazife-i İlâhîyyeye karışmayız.” demiş ve tarihte misline rastlanmıyan zulüm ve işkenceler içerisinde çok zâlimâne muameleler görmüş ve kapısında jandarma ve polis bekletilmek sûretiyle Cuma Namazına dahi gitmekden men’edilmiş; ve bütün bu tarihi faciaları kapatmak ve kimseye işittirmemek için de sıkı bir takyidat altına alınmıştır.

İşte, böyle ağır şartlar içerisinde Risâle-i Nuru Hazret-i Üstadımız inayet-i İlâhîyye ile te’lif edip, ekserisini Kur’ân harfleriyle ve el yazısiyle neşretmiştir. Böylelikle -aynı zamanda- Kur’ân hattını da muhafaza etmiş ve yüz binlerle Müslüman Türk Gençleri Risâle-i Nuru okuyabilmek için mukaddes kitabımız olan Kur’ânın yazısını öğrenmek ni’met ve şerefine nail olmuşlardır. Üstadımız, malik olduğu kuvvet-i îman ve ihlâs-ı tamme ile hakâik-i Kur’âniye ve îmaniyeyi avam ve havas talebelerinin umumunun istifade edebileceği ve asrın anlayışına uygun yepyeni bir tarz-ı beyânla ifade ve izhâr etmiştir. Böylece Risâle-i Nur gibi taptaze ve parlak ve yüksek bir tefsir-i Kur’âniyi inayet-i Hakla meydana getirmiştir.

Bu hârikulâde eserlerdir ki, bu vatan ve milleti dinsizlik ve komünistlikden muhafaza etmiştir. Hem şeair-i İslâmiyenin cebren kaldırıldığı ceberut devrinde, dünya hatırı için kendini mecbûr zannederek o kudsi şeairden fedakârlık yapanların ve dîn zararına hareket edenlerin ve İslâmiyete muhalif fetvalara ve bid’alara mecbûr edilenlerin çokluğu zamanında Bediüzzaman, ne lîsan-ı halinde, ne lîsan-ı kalinde ve ne de fiiliyatında o kadar zulümler çektiği ve idamlarla tehdit edildiği halde en küçük bir değişiklik bile yapmamıştır. Bilâkis, “Ecel birdir, tagayyür etmez... Ölüm, bu âlem-i fenadan âlem-i bekaya ve âlem-i nura gitmek için bir terhistir.” deyip mücadeleye atılmış; bid’aları tanıtan ve durduran ve şeair-i İslâmiyeyi muhafaza eden ve Sünnet-i Seniyyeyi ihya eden eserleri perde altında otuz senedenberi neşretmiş ve muhitinde, âdeta Devr-i Saadet’in bir cilvesini yaşatmıştır. Bir Sünnet-i Seniyyeye muhalif hareket etmemek için işkenceli bir inzivayı ihtiyar etmiştir. Otuz senedenberi milyonlara hükmeden dinsiz ve emsalsiz bir istibdâd-ı mutlak, Bediüzzaman’ı hiçbir cihetten hiçbir vakit hükmü altına alamamış, bilâkis zâlim müstebitler O’na mağlûp olmuşlardır.

Səs yoxdur