Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 697
(612-740)

Risâle-i Nur, fevkalâde müstesna bir edebî üstünlüğe maliktir. En meşhur eserlerle bile kabil-i kıyas olmayan ve başlıbaşına bir husûsiyeti haiz olan üslûbunda yüksek bir belâğat, fesahat ve selâset ve îcaz vardır. Hatta Bediüzzaman’ın eserlerini Âlem-i İslâmın ısrarla arzu etmesiyle Arapçaya tercüme ettirmek için büyük İslâm âlimlerine “Asâ-yı Mûsa Mecmûası” götürüldüğü vakit, okumuşlar ve demişlerdir ki: “Bediüzzaman’ın eserlerini ancak kendisi tercüme edebilir. Risâle-i Nur’daki yüksek belâğatı ve misilsiz olan fesahat ve îcazı tercümede muhafaza etmekten ve Onun ilmini ihata etmekten âciziz!” Bu sûretle o yüksek âlimler, Üstadımızın faziletini ve Risâle-i Nur’un kemâlâtını göstermişlerdir.

Bediüzzaman, eserlerinde, hemen bütün büyük müellif ve ediplerden farklı olarak lâfızdan ziyâde ma’naya ehemmiyet vermiştir. Ma’nayı, lâfza feda etmemiş; lâfzı ma’naya feda etmiştir. Üslûpta okuyucunun bir nevi hevesini nazara almamış, hakîkatı ve ma’nayı esas tutmuştur. Vücuda elbiseyi yaparken vücuttan kesmemiş, elbiseden kesmiştir. Risâle-i Nur’daki aklı, kalbi, ruhu ve vicdanı celbeden ve hakîkata râmeden o İlâhî cazibedendir ki; çoluğu-çocuğu, genci-ihtiyarı, avâmı-havassı o Nur’a koşuyorlar ve o câzibedar Nur’un pervanesi oluyorlar. Bu hakîkatın parlak bir misali olarak geniş bir talebe kütlesi, az zamanda dîn düşmanlarını titreten bir hale gelmiştir.

Risâle-i Nur’un her cihetten olduğu gibi edebî cihetten de kıymet ve ehemmiyetini ifade etmek, ediplerin husûsan bizlerin bin derece haddinden uzaktır. Bu husustaki karınca kararınca olan sönük, fakat samîmi ve hakîkatlı ifadelerimiz, Risâle-i Nur’dan gördüğümüz azîm istifadeye mukabil sonsuz bir minnet ve şükranımızın ifadesinden ibârettir. Yoksa bu mevzularda sâhib-i salâhiyet ve sâhib-i ihtisas, ancak ve ancak Risâle-i Nur’un kendi müellifi olabilir.

Risâle-i Nur, bu asrın ihtiyacına tam cevap veren yegâne tefsir-i Kur’ânî olduğu, enaniyetini Hakka feda eden faziletperver İslâm uleması tarafından tasdik ve fevkalâde bir şekilde takdir ve tahsin edilmiş ve edilmektedir. Elli sene evvel Bediüzzaman Said Nursî’nin te’lifatındaki husûsiyetler ve bir bahr-i umman gibi Onun ilmî dehasıdır ki; Mısır matbuatında “Bediüzzaman, Fatînülasr’dır” diye yüksek ehl-i ilme hüküm verdirmiştir.

Səs yoxdur