Risale-i Nur’da Tesirli Bir Dîni Hitab 17 Mart 2009
Mısır Notları..
Kalabalık bir grupla birlikte dört sebeble Kahire’deyiz
Hazreti Üstadımızın talebelerinden en çok yurt dışında bulunan Abdullah Yeğin Ağabey, en çok yurt dışına hizmet ziyaretleri yapan ve alakadar olan Sungur Ağabey ve Fırıncı Ağabey ayrıca arabça mütercimi İhsan Kasım Ağabey, Abdurrahman Hoca, Kayser Hoca ve birçok ehl-i hizmet ağabeylerde katıldı.
İlk gece Kayser Hocam Üstadımızın talebelerinden Hüsnü Bayram ağabeyin bir hatırasını nakletti.
Ankara’da bir odalı dershane açılmıştı. Üstadımız Hüsnü Ağabeye vefat etmeden o dershaneyi görmek istiyorum dikkat çekmeden ikimiz gidelim demiş. Sonra Bayram ağabey üstada hastasınız bende geleyim demiş. Üçümüz yola çıktık. Fakat Eskişehir civarından geri çevirmişler. Bir odalı yeri görmeye müsaade edilmeyen dönemden Kahire’ye yüzden fazla kişi ile dershane açılışına gelmiş bulunuyoruz.
Evsafı Türkiye’dekilere denk her türlü ihtiyacı tamamlanmış bir hizmet merkezi. Emeği geçenleri tebrik eder, külli hizmetlere vesile olmasını temenni ederiz. Hazreti Üstadımız bu günleri haber vermiş. Allah kabul etsin. Çok feyizli dersler ve hatıralar dinledik. Maşaallah…
İslâm Âlemi Meşvereti: O devletlerden gelenler ve alakadar olan şehirlerden gelenlerle yapıldı. Yeni hedeflerin tesbitine ve inşiraha sebeb oldu.
“Cemiyyetü-s sekafiyyeti Türkiyye”: Türk Kültür Cemiyeti. Yeni kurulan vakfın adı. Bu vesile ile yabancılarla yerlilerin birlikte hizmet faaliyetlerine kanunen imkân verilmiş olacak.
Kur’ân Tabı: Re’fet Ağabeyin hattı Kur’ân’ı dört yıldır devam eden Arab imlâsına göre hazırlık çalışması tamamlandı. Resmi izinler alındı. Arab dünyası için bu tevafuklu Kur’ân ilk def’a basılacak.
Külliyatın yeni baskısı ve yeni kapak dizaynıyla yedinci baskısı, yapıldı. Dünya dillerine yapılan tercümelerin çoğunluğunda Arapçadan faydalanılıyor.
Fuar: Sözler Yayın Evinin katıldığı fuar çok geniş bir sahada kurulmuş stantta hemen her dilden tercümeler teşhir edildi. Ağabeyler ilgiden memnun olduklarını söylediler.
Fildişi’nden talebeler: Yirmi milyon Müslüman’ın bulunduğu Fildişi dini idare yetkilileri dört hafız kardeşimizi Kahire dershanesine göndermiş ve bunları yetiştirin sonra burada yani Fildişi’nde arsa da verelim nur hizmetini tesis edin demişler.
Ayrılırken Isparta’dan Prof. Ömer ağabey kafilemiz adına kalbi bir teşekkür-tebrik konuşması yaptı. Mukabil konuşanlardan Yemenli İbrahim kardeşimiz de “eğer Nur Hizmeti bu şekilde uhuvvet ve muhabbetle devam ederse sahabe hayatını yakalayabiliriz” dedi. İnşaallah dua hükmünde olur.
Sempozyum
Edebiyatçılar Birliğinin düzenlediği üç celselik (oturum) Sempozyumun birinci celsesinde yapılan hülâsa tercümelerden kaydedebildiğimiz notlar:
Prof. Abdülhalim Üveys:
Hz.Üstadımız Risale-i Nur’u çok zor şartlarda yazmıştır. Hakiki Nur Kur’ân’dır. Üstad Kur’ân’ın Nur’una ayine oluştur. Bu Nur Türkiye’den doğmuş ve zor şartlarda ihlâsla yoğrulmuştur. Nur Vakfı da bu Nur’un bütün âlem-i İslâm ve bütün dünyaya yaymayı gaye edinmiştir. Risale-i Nur kara günde büyüktür.
Sungur ağabey üstadın bir ayinesi olarak bütün dünyayı dolaşıyor.
İhsan Kasım Essâlihi Allah’ın lütfuyle Nur’ları Arabçaya tercüme etti. Sizin Türkçesinden aldığınız lezzeti biz Arabçasından alıyoruz.
İhsan Kasım Essalihi:
Ahmed Haşim Ezher’in sabık reisi aramızda ve bütün gelenleri selâmlıyorum. Allah üstadın hasenat defterine yazdırsın. Risale-i Nur eserleri sınırlı bir coğrafyanın hizmeti değildir cihan şumüldür. Bütün Âlem-i İslâm ve dünyayı kapsıyor. Arabça ve İngilizceden sonra bütün dillere tercümesi devam ediyor. Takriben otuz dil. Gençler doktoralarını Risale-i Nur’dan yapıyorlar ayrıca, Türk dünyasında çok yayınlar yapılmıştır.
Kahire’deki Edebiyatçılar Birliğinin bu sempozyum çalışmaları bizi memnun ediyor. Dünyada da böyle hareketler faaliyetler vardır.
Cenab-ı Hakk cc bizi Risale-i Nur’larla rızıklandırsın. Âmin.
Abdül Menam Yunus: (Kahire Edebiyatçılar Birliği Başkanı)
Büyük Üstattan bahsetmek bizim cemiyetimiz için büyük bir şereftir. Üstad Bediüzzaman Arabların da üstadıdır. Hasan Bedri’den üstadın çok medih ve senâsını işittik.
Hz. Üstad 10 ciltte bütün efkârların mahsulünü koymuştur. Siz biliyorsunuz ki üstad bütün fikirlerini orada yazmıştır. Risale-i Nur sahili olmayan bir denizdir. Bütün ilimleri orada görürsünüz. Bütün ulemanın ve bütün üdebanın ihtiram ettiği bir eserdir. Bunun sebebi ihlâstan başka bir şey değildir. Evvelki asırlarda da kitab yazılmıştır. Fakat bu asrın kitabı Risale-i Nur’dur, Selef-i Sâlihin’in kitablarını okumak isteyenler hepsini Risale-i Nur’da bulabilirler. Arabça tercümesi bir tercüme değil aynı bir te’liftir. Risale-i Nur’un bütün hususiyetlerini haizdir.
Mustafa Sungur Ağabey:
Mısır Âlem-i İslâm içinde mümtaz bir beldedir. Hz. Üstad diyor Mısır Âlem-i İslâm’ın zeki bir mahdumudur. Ali Sert hocanın bu hususta.. Eğer Mısır âlimleri Nurları kabul ederse bütün arab dünyası kabul eder. Daha çok söylenecek sözler var. Sizler bunu anlayıp (Yâni Nurları) intişar ettireceksiniz İnşaallah. Bizim kıymetimiz yoktur. Biz dehşetli bir zamanda Cenab-ı Allah ihsan etti. Üstadımızın yanında bulunarak kısa zamanda lütuflara mazhar olduk. Kur’ân’ın mübarek bir tefsiri ile bütün İslâm Âlem-i ve bütün dünyaya alakalarımız ve intişarı açıldı. Hatta bu fakir ve Ceylan kardeşe Arabça ders verirdi. Bir miktar sarf ve nahiv öğrendik. Ben bunu İhsan Kasım’a latife olarak söylüyorum. Sen nereden geldin. Bizim arabça öğrenmemizi men ettirdin. En mühimi Âlem-i İslâm’ın zeki mahdumu olan Mısır bu vazifeyi deruhte etti. Abdül Kerim buranın vakfı ve beraberindeki kardeşlerimiz. Nuru burada neşrettiler.
Ahmed Amr Hâşim-i:
Hepinizi İslâm selâmıyla selamlıyorum. Allah hidayet etmezse biz hidayet edemeyiz. Belagatçılar belagatı hale mutabakat olarak tarif ederler. Ümmetin çok sıkıntılı zamanda böyle bir çalışmaya çok ihtiyacı vardı. Katılanlara ve Kahire Edebiyatçılar Birliği’ne çok teşekkür ediyorum. Çağdaş bir söylemi deruhte etmek ümmetin çok muhtaç olduğu bir şeydir. Tarihte çok az rastlanan bir şahsiyettir Bediüzzaman, böyle bir şahsiyet çok az gelir. Peygamber asv müceddit Hadisi Şerifinde buyurdukları, Yâni: "Her yüz senede Cenâb-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." (Ebu Dâvud, Kitab-ı Sünen)
Bir çağdaş üslubu en güzel bir şekilde Risale-i Nur’da görürüz. Evet, bunların en güzel örneği Bediüzzaman’da vardır.
Niçin Risale-i nur yayılıyor. Yumuşaklığı ile İslâm’a davet muhlis bir kalıptan çıkmakla yayılır. Bediüzzaman bunu iki kaynaktan almıştır. Biri Kur’ân diğeri hadistir. Kur’ân’ı bütünüyle incelemiş ve oradan yaymıştır. Kur’ân ebedi ve ezelidir. Risale-i Nur’da oradan olduğu için ebedi olacaktır. Risale-i Nur böyle bir ihlâsla yazılmıştır. Bütün dünyaya yayılmasının sırrı bu olsa gerektir. Üstad Selef-i Sâlihinin üslubunu takib etmemiştir. Onun tarzı başka üstad ümmetin bütün hastalıklarını gördü ona göre yazdı. Bütün reçeteleri yazdı. Buda Risale-i Nur’dur. Manevi cihad hazırlamıştır. Muhataba göre Hitab hususunu Risale-i Nur halletmiştir. Biz istersek bu gün olduğu gibi Mısır’da ve istersek İslâm’ım başka yerinde ittifak ederek cihadı manevimizi devam ettirebiliriz.
Mehmed Fırıncı Ağabey:
Üstadımızın Eser Âlimlerinin Risale-i Nur’a sahib çıkmalarını istediğini kitablarından ve bizzat kendisnden biliyorum. Allah razı olsun İ. Kasım kitapları tercüme etti. Ve Eser’i Şerif’te tanınmasına muvaffak oldu. Ömer Haşim beyin bizzat “Cemiyeti Şibban reisi” bizzat gelerek meseleye sahib çıkması bizi çok memnun etmiştir. Bu gün tekrar çok duygulu konuşması bizi çok sevindirdi. Kendisine tekrar teşekkür ederim. İnşallah bu gayretlerin neticesinde çok hizmet olacağına inanıyorum.
İhsan Kasım Essalihi:
Risale-i Nur hayırdan başka bir şey vermez. Çatışmaların içine girmez. Asrın icadlarını bilir. Cenab-ı Allah’ın sünnetine uyar. Kur’ân’ın üstadiyetini kabul eder. Eski ve yeni Said’in iki hayatında da siyaseti men ettiğini görüyoruz. Üstadın hastalığı şifa, hastanesi de medrese olmuştur. Üstad ümmetin ne istediğini keşf etmiştir. Sünnetullaha göre hareket ettiği için Cenab-ı Hakk onu muvaffak etmiştir. Üstadın fikri sabit değildir. Yerinde durmaz daima teceddüt eder. Allah cc ondan razı olsun. Peygamberler, sâlihler ve şehidlerle haşretsin. Âmin.
İsmail: (Daha evvel papaz olan bir kardeşimiz)
İslâmiyet insanı ne hale getirir. İslâmiyet’ten hiç haberim yoktu. Yirmi sene Hıristiyan İlâhiyat dersi aldım. İslâm’ı kapkara tanıdım. Etraftan hep böyle işittim. İlk defa Müslümanlarla karşılaştığımda. Bir kardeşimle tanıştım iki risale verdi. Ben dedim İslâm nedir. İslâm bir problemdir, hayırsızdır dedim. Hayır, İslâm hayırlı bir dindir. Yani günde beş def’a Allah’ın önünde eğilen bir insan nasıl kötü olabilir dedi. Adeta dünyam allak pullak oldu. Ben yirmi yıl Hiristiyanlık İlâhiyat dersi almıştım. Acaba haftada bir def’a Allah’ın huzurunda eğiliyor muydum? Ben anladım ki yanlışlık benim kalbimdedir. Bu hadise Brezilya’da oldu. Nur’ları okuyunca daha evvel bu kadar bilgim olmamıştı. İslâm bütün peygamberleri kabul ediyor. Meğer İsâ as Müslümanlarında peygamberiymiş. Meğer Müslümanlar İncil-i Şerifin orijinaline iman ediyorlarmış. Fakat diğer dinler öyle değildir.
Bu gün benim adım İsmail, Elhamdülillâh bu yılda adım Hacı İsmail oldu. İşte İslâmiyet insanı böyle yapar.
Memun Cerar: (Amman)
İhsan Kasım’la tanışarak Risale-i Nuru tanıdım. Allah razı olsun. Risale-i Nur büyük bir kapı açtı. İnşaallah Allah beni bir Kapı yapsın da Ürdün ve Türkiye arasında kapı olalım da herkes bu kapıdan geçsin. Radyoda Nurların Arabçasını okuyorum. Vecizeler okuyorum insanları çok cezb ediyor. Üstadın bütün mücedditler arsında mümtaz bir yeri vardır. Benin hayatım bir çekirdektir demesi büyük bir ağaç olarak İslâm Âlemi’ne hizmet etmiştir. Üstadın hayatı çok mühim devirlerden geçmiştir. Allah onu yüksek bir şekilde muhafaza etmiştir. Hayatı bütünüyle ehemmiyetli bir hakikattir. Çocukluğunda âlimleri ilzam etmesi, haksızlığa tahammül etmemesi ileride bu vazifeyi yapacağının işaretiyle Resulü Ekrem asv rüyasında görmesi ve elini öpmesi ve ilim istemesi ona bu ilmin verilmesi sebebidir. Diyebiliriz. Cami-ül Ezher’in bir kız kardeş olarak Van’da medrese kurmak istemesinin bu gün bütün dünyadaki medreseler olarak görmekteyiz. Üstad cehaletle mücadele ettiği gibi en büyük düşmanı da küfürdür. Risale-i Nur’la bunu yeryüzünden silecektir. Kosturma Rus Ermeni istilasında müdefa. Beyazıt camiinde “Külli nefsin zaikatül mevt” ayetinden nasıl istifade ettiğini. Bir taraftan Kurân’a bakarak kâinatı, bir taraftan da kâinata bakarak Kur’ân’ı okuması. Mesnevî-i başında ki kısımda Kur’ân’ı kendi nefsine okuması. Risale-i Nur’a hizmet etmeyi makamata tercih etmiştir. Üstadın en büyük bir siyaseti Kur’ân siyasetini kabul etmiş. Şu parti bu parti olarak değil. İslâm Âlemi’ne bir cesed olarak bakmıştır. Hakikate ulaşabilmek için üstadın hayatı bizim için örnek olmuştur. Hayatında ölümü hiç düşünmemiş. Ölüm korkusuyla yaşamamıştır.
Kardeşler Namına, Abdülhamid Uyanık
Kalabalık bir grupla birlikte dört sebeble Kahire’deyiz
Hazreti Üstadımızın talebelerinden en çok yurt dışında bulunan Abdullah Yeğin Ağabey, en çok yurt dışına hizmet ziyaretleri yapan ve alakadar olan Sungur Ağabey ve Fırıncı Ağabey ayrıca arabça mütercimi İhsan Kasım Ağabey, Abdurrahman Hoca, Kayser Hoca ve birçok ehl-i hizmet ağabeylerde katıldı.
İlk gece Kayser Hocam Üstadımızın talebelerinden Hüsnü Bayram ağabeyin bir hatırasını nakletti.
Ankara’da bir odalı dershane açılmıştı. Üstadımız Hüsnü Ağabeye vefat etmeden o dershaneyi görmek istiyorum dikkat çekmeden ikimiz gidelim demiş. Sonra Bayram ağabey üstada hastasınız bende geleyim demiş. Üçümüz yola çıktık. Fakat Eskişehir civarından geri çevirmişler. Bir odalı yeri görmeye müsaade edilmeyen dönemden Kahire’ye yüzden fazla kişi ile dershane açılışına gelmiş bulunuyoruz.
Evsafı Türkiye’dekilere denk her türlü ihtiyacı tamamlanmış bir hizmet merkezi. Emeği geçenleri tebrik eder, külli hizmetlere vesile olmasını temenni ederiz. Hazreti Üstadımız bu günleri haber vermiş. Allah kabul etsin. Çok feyizli dersler ve hatıralar dinledik. Maşaallah…
İslâm Âlemi Meşvereti: O devletlerden gelenler ve alakadar olan şehirlerden gelenlerle yapıldı. Yeni hedeflerin tesbitine ve inşiraha sebeb oldu.
“Cemiyyetü-s sekafiyyeti Türkiyye”: Türk Kültür Cemiyeti. Yeni kurulan vakfın adı. Bu vesile ile yabancılarla yerlilerin birlikte hizmet faaliyetlerine kanunen imkân verilmiş olacak.
Kur’ân Tabı: Re’fet Ağabeyin hattı Kur’ân’ı dört yıldır devam eden Arab imlâsına göre hazırlık çalışması tamamlandı. Resmi izinler alındı. Arab dünyası için bu tevafuklu Kur’ân ilk def’a basılacak.
Külliyatın yeni baskısı ve yeni kapak dizaynıyla yedinci baskısı, yapıldı. Dünya dillerine yapılan tercümelerin çoğunluğunda Arapçadan faydalanılıyor.
Fuar: Sözler Yayın Evinin katıldığı fuar çok geniş bir sahada kurulmuş stantta hemen her dilden tercümeler teşhir edildi. Ağabeyler ilgiden memnun olduklarını söylediler.
Fildişi’nden talebeler: Yirmi milyon Müslüman’ın bulunduğu Fildişi dini idare yetkilileri dört hafız kardeşimizi Kahire dershanesine göndermiş ve bunları yetiştirin sonra burada yani Fildişi’nde arsa da verelim nur hizmetini tesis edin demişler.
Ayrılırken Isparta’dan Prof. Ömer ağabey kafilemiz adına kalbi bir teşekkür-tebrik konuşması yaptı. Mukabil konuşanlardan Yemenli İbrahim kardeşimiz de “eğer Nur Hizmeti bu şekilde uhuvvet ve muhabbetle devam ederse sahabe hayatını yakalayabiliriz” dedi. İnşaallah dua hükmünde olur.
Sempozyum
Edebiyatçılar Birliğinin düzenlediği üç celselik (oturum) Sempozyumun birinci celsesinde yapılan hülâsa tercümelerden kaydedebildiğimiz notlar:
Prof. Abdülhalim Üveys:
Hz.Üstadımız Risale-i Nur’u çok zor şartlarda yazmıştır. Hakiki Nur Kur’ân’dır. Üstad Kur’ân’ın Nur’una ayine oluştur. Bu Nur Türkiye’den doğmuş ve zor şartlarda ihlâsla yoğrulmuştur. Nur Vakfı da bu Nur’un bütün âlem-i İslâm ve bütün dünyaya yaymayı gaye edinmiştir. Risale-i Nur kara günde büyüktür.
Sungur ağabey üstadın bir ayinesi olarak bütün dünyayı dolaşıyor.
İhsan Kasım Essâlihi Allah’ın lütfuyle Nur’ları Arabçaya tercüme etti. Sizin Türkçesinden aldığınız lezzeti biz Arabçasından alıyoruz.
İhsan Kasım Essalihi:
Ahmed Haşim Ezher’in sabık reisi aramızda ve bütün gelenleri selâmlıyorum. Allah üstadın hasenat defterine yazdırsın. Risale-i Nur eserleri sınırlı bir coğrafyanın hizmeti değildir cihan şumüldür. Bütün Âlem-i İslâm ve dünyayı kapsıyor. Arabça ve İngilizceden sonra bütün dillere tercümesi devam ediyor. Takriben otuz dil. Gençler doktoralarını Risale-i Nur’dan yapıyorlar ayrıca, Türk dünyasında çok yayınlar yapılmıştır.
Kahire’deki Edebiyatçılar Birliğinin bu sempozyum çalışmaları bizi memnun ediyor. Dünyada da böyle hareketler faaliyetler vardır.
Cenab-ı Hakk cc bizi Risale-i Nur’larla rızıklandırsın. Âmin.
Abdül Menam Yunus: (Kahire Edebiyatçılar Birliği Başkanı)
Büyük Üstattan bahsetmek bizim cemiyetimiz için büyük bir şereftir. Üstad Bediüzzaman Arabların da üstadıdır. Hasan Bedri’den üstadın çok medih ve senâsını işittik.
Hz. Üstad 10 ciltte bütün efkârların mahsulünü koymuştur. Siz biliyorsunuz ki üstad bütün fikirlerini orada yazmıştır. Risale-i Nur sahili olmayan bir denizdir. Bütün ilimleri orada görürsünüz. Bütün ulemanın ve bütün üdebanın ihtiram ettiği bir eserdir. Bunun sebebi ihlâstan başka bir şey değildir. Evvelki asırlarda da kitab yazılmıştır. Fakat bu asrın kitabı Risale-i Nur’dur, Selef-i Sâlihin’in kitablarını okumak isteyenler hepsini Risale-i Nur’da bulabilirler. Arabça tercümesi bir tercüme değil aynı bir te’liftir. Risale-i Nur’un bütün hususiyetlerini haizdir.
Mustafa Sungur Ağabey:
Mısır Âlem-i İslâm içinde mümtaz bir beldedir. Hz. Üstad diyor Mısır Âlem-i İslâm’ın zeki bir mahdumudur. Ali Sert hocanın bu hususta.. Eğer Mısır âlimleri Nurları kabul ederse bütün arab dünyası kabul eder. Daha çok söylenecek sözler var. Sizler bunu anlayıp (Yâni Nurları) intişar ettireceksiniz İnşaallah. Bizim kıymetimiz yoktur. Biz dehşetli bir zamanda Cenab-ı Allah ihsan etti. Üstadımızın yanında bulunarak kısa zamanda lütuflara mazhar olduk. Kur’ân’ın mübarek bir tefsiri ile bütün İslâm Âlem-i ve bütün dünyaya alakalarımız ve intişarı açıldı. Hatta bu fakir ve Ceylan kardeşe Arabça ders verirdi. Bir miktar sarf ve nahiv öğrendik. Ben bunu İhsan Kasım’a latife olarak söylüyorum. Sen nereden geldin. Bizim arabça öğrenmemizi men ettirdin. En mühimi Âlem-i İslâm’ın zeki mahdumu olan Mısır bu vazifeyi deruhte etti. Abdül Kerim buranın vakfı ve beraberindeki kardeşlerimiz. Nuru burada neşrettiler.
Ahmed Amr Hâşim-i:
Hepinizi İslâm selâmıyla selamlıyorum. Allah hidayet etmezse biz hidayet edemeyiz. Belagatçılar belagatı hale mutabakat olarak tarif ederler. Ümmetin çok sıkıntılı zamanda böyle bir çalışmaya çok ihtiyacı vardı. Katılanlara ve Kahire Edebiyatçılar Birliği’ne çok teşekkür ediyorum. Çağdaş bir söylemi deruhte etmek ümmetin çok muhtaç olduğu bir şeydir. Tarihte çok az rastlanan bir şahsiyettir Bediüzzaman, böyle bir şahsiyet çok az gelir. Peygamber asv müceddit Hadisi Şerifinde buyurdukları, Yâni: "Her yüz senede Cenâb-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." (Ebu Dâvud, Kitab-ı Sünen)
Bir çağdaş üslubu en güzel bir şekilde Risale-i Nur’da görürüz. Evet, bunların en güzel örneği Bediüzzaman’da vardır.
Niçin Risale-i nur yayılıyor. Yumuşaklığı ile İslâm’a davet muhlis bir kalıptan çıkmakla yayılır. Bediüzzaman bunu iki kaynaktan almıştır. Biri Kur’ân diğeri hadistir. Kur’ân’ı bütünüyle incelemiş ve oradan yaymıştır. Kur’ân ebedi ve ezelidir. Risale-i Nur’da oradan olduğu için ebedi olacaktır. Risale-i Nur böyle bir ihlâsla yazılmıştır. Bütün dünyaya yayılmasının sırrı bu olsa gerektir. Üstad Selef-i Sâlihinin üslubunu takib etmemiştir. Onun tarzı başka üstad ümmetin bütün hastalıklarını gördü ona göre yazdı. Bütün reçeteleri yazdı. Buda Risale-i Nur’dur. Manevi cihad hazırlamıştır. Muhataba göre Hitab hususunu Risale-i Nur halletmiştir. Biz istersek bu gün olduğu gibi Mısır’da ve istersek İslâm’ım başka yerinde ittifak ederek cihadı manevimizi devam ettirebiliriz.
Mehmed Fırıncı Ağabey:
Üstadımızın Eser Âlimlerinin Risale-i Nur’a sahib çıkmalarını istediğini kitablarından ve bizzat kendisnden biliyorum. Allah razı olsun İ. Kasım kitapları tercüme etti. Ve Eser’i Şerif’te tanınmasına muvaffak oldu. Ömer Haşim beyin bizzat “Cemiyeti Şibban reisi” bizzat gelerek meseleye sahib çıkması bizi çok memnun etmiştir. Bu gün tekrar çok duygulu konuşması bizi çok sevindirdi. Kendisine tekrar teşekkür ederim. İnşallah bu gayretlerin neticesinde çok hizmet olacağına inanıyorum.
İhsan Kasım Essalihi:
Risale-i Nur hayırdan başka bir şey vermez. Çatışmaların içine girmez. Asrın icadlarını bilir. Cenab-ı Allah’ın sünnetine uyar. Kur’ân’ın üstadiyetini kabul eder. Eski ve yeni Said’in iki hayatında da siyaseti men ettiğini görüyoruz. Üstadın hastalığı şifa, hastanesi de medrese olmuştur. Üstad ümmetin ne istediğini keşf etmiştir. Sünnetullaha göre hareket ettiği için Cenab-ı Hakk onu muvaffak etmiştir. Üstadın fikri sabit değildir. Yerinde durmaz daima teceddüt eder. Allah cc ondan razı olsun. Peygamberler, sâlihler ve şehidlerle haşretsin. Âmin.
İsmail: (Daha evvel papaz olan bir kardeşimiz)
İslâmiyet insanı ne hale getirir. İslâmiyet’ten hiç haberim yoktu. Yirmi sene Hıristiyan İlâhiyat dersi aldım. İslâm’ı kapkara tanıdım. Etraftan hep böyle işittim. İlk defa Müslümanlarla karşılaştığımda. Bir kardeşimle tanıştım iki risale verdi. Ben dedim İslâm nedir. İslâm bir problemdir, hayırsızdır dedim. Hayır, İslâm hayırlı bir dindir. Yani günde beş def’a Allah’ın önünde eğilen bir insan nasıl kötü olabilir dedi. Adeta dünyam allak pullak oldu. Ben yirmi yıl Hiristiyanlık İlâhiyat dersi almıştım. Acaba haftada bir def’a Allah’ın huzurunda eğiliyor muydum? Ben anladım ki yanlışlık benim kalbimdedir. Bu hadise Brezilya’da oldu. Nur’ları okuyunca daha evvel bu kadar bilgim olmamıştı. İslâm bütün peygamberleri kabul ediyor. Meğer İsâ as Müslümanlarında peygamberiymiş. Meğer Müslümanlar İncil-i Şerifin orijinaline iman ediyorlarmış. Fakat diğer dinler öyle değildir.
Bu gün benim adım İsmail, Elhamdülillâh bu yılda adım Hacı İsmail oldu. İşte İslâmiyet insanı böyle yapar.
Memun Cerar: (Amman)
İhsan Kasım’la tanışarak Risale-i Nuru tanıdım. Allah razı olsun. Risale-i Nur büyük bir kapı açtı. İnşaallah Allah beni bir Kapı yapsın da Ürdün ve Türkiye arasında kapı olalım da herkes bu kapıdan geçsin. Radyoda Nurların Arabçasını okuyorum. Vecizeler okuyorum insanları çok cezb ediyor. Üstadın bütün mücedditler arsında mümtaz bir yeri vardır. Benin hayatım bir çekirdektir demesi büyük bir ağaç olarak İslâm Âlemi’ne hizmet etmiştir. Üstadın hayatı çok mühim devirlerden geçmiştir. Allah onu yüksek bir şekilde muhafaza etmiştir. Hayatı bütünüyle ehemmiyetli bir hakikattir. Çocukluğunda âlimleri ilzam etmesi, haksızlığa tahammül etmemesi ileride bu vazifeyi yapacağının işaretiyle Resulü Ekrem asv rüyasında görmesi ve elini öpmesi ve ilim istemesi ona bu ilmin verilmesi sebebidir. Diyebiliriz. Cami-ül Ezher’in bir kız kardeş olarak Van’da medrese kurmak istemesinin bu gün bütün dünyadaki medreseler olarak görmekteyiz. Üstad cehaletle mücadele ettiği gibi en büyük düşmanı da küfürdür. Risale-i Nur’la bunu yeryüzünden silecektir. Kosturma Rus Ermeni istilasında müdefa. Beyazıt camiinde “Külli nefsin zaikatül mevt” ayetinden nasıl istifade ettiğini. Bir taraftan Kurân’a bakarak kâinatı, bir taraftan da kâinata bakarak Kur’ân’ı okuması. Mesnevî-i başında ki kısımda Kur’ân’ı kendi nefsine okuması. Risale-i Nur’a hizmet etmeyi makamata tercih etmiştir. Üstadın en büyük bir siyaseti Kur’ân siyasetini kabul etmiş. Şu parti bu parti olarak değil. İslâm Âlemi’ne bir cesed olarak bakmıştır. Hakikate ulaşabilmek için üstadın hayatı bizim için örnek olmuştur. Hayatında ölümü hiç düşünmemiş. Ölüm korkusuyla yaşamamıştır.
Kardeşler Namına, Abdülhamid Uyanık