Miftahul İman | Mukaddeme | 84
(5-99)
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Meslek-i Kur’anîde tam gitmeyen, hususan aklı, nakle tercih eden Mu’tezile imamları, ve yalnız aklına itimad eden İşrakiyyun feylesofları ve onların silâhıyla onları mağlub etmeğe kendilerini mecbur zanneden ehl-i hakikat ve ehl-i sünnet velcemaat allamelerinin dersini anlamak için çok sene ders almak lâzım geliyordu.

Feyz-i Kur’an ile, Risale-i Nur bir senede o on senelik vazife-i imaniyeyi görüyor. Eski zamanda İlm-i Kelâm’da büyük âlimler ve dindar feylesoflar marifetullah için esbab silsilesinin devir ve teselsülünün muhaliyetini göstermekle marifetullah ve Vâcib-ül Vücud’un vahdaniyetini isbat ederlerdi.

Kur’an-ı Hakîm’in hakikatı ve mu’cizane mesleği, her şeyde marifetullaha bir pencere açar. O ülema ve feylesofların mecmu’-u âlemde gösterdikleri hüccet-i ehadiyet ve bürhan-ı vahdaniyeti her bir şeyde hattâ her bir zerrede gösterir.

وَ فِى كُلِّ شَئٍْ لَهُ آيَةٌ تَدُلُّ عَلَى اَنَّهُ وَاحِدٌ  

hakikatı bunun mücmel bir ifadesidir.

Ses Yok