Meyve Risalesi | Dördüncü Mesele | 23
(21-24)

kâinat sahibinin ve mutasarrıfının binler vaad ve ahdlerine istinâden haber verdikleri ve bir kısmı gözleriyle gördükleri şu ki: Herkesin, îman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve dâimi bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvası başına açılmış. Eğer îman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyunluk tâunuyla çoklar o dâvasını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkîk, bir yerde kırk vefiyatdan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?

İşte o dâvayı kazandıracak olan hizmetleri ve yüzde doksanına o dâvayı kaybettirmeyen, hârika bir dâva vekilini; o işte çalıştıran vazifeleri bırakıp, ebedi dünyada kalacak gibi âfakî mâlâyaniyat ile iştigal etmek; tam bir akılsızlık bildiğimizden, biz Risale-i Nur Şâkirdleri; "Her birimizin yüz derece aklımız ziyâde olsa da ancak bu vazifeye sarfetmek lâzımdır." diye kanaatımız var.

Ey hapis musibetinde benim yeni kardeşlerim!.. Sizler, benim ile beraber gelen eski kardeşlerim gibi Risale-i Nur’u görmemişsiniz.

Ses Yok