Meyve Risalesi | Altıncı Mesele | 32
(27-34)

şeksiz, gündüz gibi kâtip ve musannifini kemâlâtıyla, hünerleriyle bildirir, tanıttırır. "Mâşâallah, Bârekâllah" cümleleriyle takdir ettirir. Aynen öyle de: Bu kâinat kitab-ı kebîri ki, bir tek sahifesi olan zemin yüzünde ve bir tek forması olan baharda; üçyüzbin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üçyüzbin nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız, hatâsız, karıştırmayarak, şaşırmıyarak, mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi bir kelimede bir kasideyi; ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam bir fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz bu nihayetsiz mânidar ve her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mec-mua-i kâinat ve bu mücessem Kur’an-ı Ekber-i Âlem, mezkûr misaldeki kitaptan ne derece büyük ve mükemmel ve mânidâr ise, o derecede sizin okuduğunuz fenn-i hikmetül eşya ve mektepte bilfiil mübaşeret ettiğiniz fenn-i kıraat ve fenn-i kitabet geniş mikyaslariyle ve dûrbin gözleriyle bu kitab-ı kâinatın Nakkaşını, Kâtibini hadsiz kemâlâtıyla tanıttırır. "Allahü Ekber" cümlesiyle bildirir. "Sübhanâllah" takdisiyle tarif eder. "Elhamdülillâh" senâlarıyla sevdirir.

Ses Yok