Meyve Risalesi | Onuncu Mesele | 113
(101-129)

yüksek bir fezleke-i tevhîdî veya küllî bir düsturu beyan etmekte münasebet bilinmediğinden, bir kusur tevehhüm edilir. Meselâ: "Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm, kardeşini bir hile ile alması" içinde

diye gayet yüksek bir düsturun zikri, belâğatça münasebeti görünmüyor. Bunun sırrı ve hikmeti nedir?"

Elcevap: Herbiri birer küçük Kur’an olan ekser uzun sûre ve mutavassıtlarda ve çok sahife ve makamlarda yalnız ikiüç maksat değil, belki Kur’an mahiyeti, hem bir kitab-ı zikir ve îmân ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat ve hikmet ve irşad gibi, çok kitapları ve ayrı ayrı dersleri tazammun ederek Rubûbiyyet-i İlâhiyyeninin herşey’e ihâtasını ve haşmetli tecelliyatını ifade etmek cihetiyle, kâinat kitab-ı kebîrinin bir nevi kıraatı olan Kur’an; elbette her makamda, hattâ bazan bir sahifede çok maksatları tâkiben mârifetullahtan ve tevhidin mertebelerinden ve îmân hakikatlerinden ders verdiği haysiyetiyle, öbür makamda, meselâ zâhirce zaif bir münasebetle, başka bir ders açar ve o zaif münasebete çok kuvvetli münasebetler iltihak ederler.

O makama gayet mutabık olur, mertebe-i belâğatı yükseklenir.

Ses Yok