Elhüccetüz Zehra | Elhüccetüz Zehra | 33
(5-97)

Meselâ: (Cevşen-ül Kebîr) münâcâtında bin bir esmâ-i İlâhîyyeyi şefaatçi ederek Hâlıkını öyle bir tarzda tavsif ve tarif eder ki, emsali yok. Ve marifetullahta kimse ona yetişememesi, misilsiz bir hâlettir. Hem, öyle bir metanetle insanları dine dâvet ve öyle bir cür’etle risâletini tebliğ etmiş ki; kavmi ve amcası ve dünyanın büyük devletleri ve eski dinlerin etbaları ona muarız ve düşman oldukları halde, zerre kadar korkmayarak, çekinmeyerek umumuna meydan okuması ve başa da çıkarması, emsalsiz bir hâlettir.

İşte onun sıdkına ve nübüvvetine bu hârika, emsalsiz sekiz hâletin mecmuu gâyet kuvvetli bir şehâdettir. Ve bu hâletler, o zâtın (A.S.M.) nihayet derecede ciddiyetine ve itmi’nanına ve kemâl-i sıdkına ve hakkaniyetine kat’i kanaatı var olduğunu gösteriyor. Âlem-i İslâm her günde, her teşehhüdde milyonlar lîsanla


der. Ve onun me’muriyetine teslimiyetini ve getirdiği saadet-i ebediye beşaretini tasdik ettiğini ve beşeriyetin derin bir aşkla ve fıtrî ve isti’dâdî pek kuvvetli bir iştiyakla aradığı hayat-ı bâkiyeye sağlam bir yol açtığına karşı âlem-i İslâm minnetdarane, müteşekkirane



ile bir ma’nevî ziyaret ve görüşmek ve üç yüz elli milyon, belki milyarlar nâmına onu tebrik eder.

Yirmi küllî şehâdetlerden ve çok şehâdetleri ihtivâ eden İkinci Şehâdet:

Yâni: Îmanın altı rükünlerinin hakîkatları ve tahakkukları ve hakkaniyetleri, Muhammed’in (A.S.M.) risâletine ve hakkaniyetine kat’i şehâdet eder. Çünkü; onun risâlet hayatının şahsiyet-i ma’nevîyesi ve bütün davalarının esası ve mahiyet-i nübüvveti, o altı rükündür. Öyle ise; o rükünlerin tahakkuklarına delâlet eden bütün deliller, Muhammed’in (A.S.M.) risâletinin hak olduğuna ve onun sâdıkıyetine dahi delâlet ederler.

Ses Yok