Elhüccetüz Zehra | Elhüccetüz Zehra | 9
(5-97)

BEŞİNCİ KELİME: ’dür. Bundaki pek geniş hüccete gâyet kısa bir işârettir:

Evet, gözümüzle görüyoruz ve aklımızla bedahetle biliyoruz ki; bu kâinat şehrinde ve zemin mahallesinde ve insan ve hayvanat kışlasında öyle bir Rezzak-ı Rahîm ve Muhsin-i Kerîm tasarruf ve nezaret ve terbiye eder ki; kendi ni’metlerine mukabil hamd ve şükrettirmek için, zemini bir sefine-i tüccariye ve erzak getiren bir şimendifer ve yüzündeki bahar mevsimini bir vagon tarzında yüz bin nevi taamlarla ve memeler denilen konserve paketleriyle doldurup kış âhirinde erzakları biten muhtaç zîhayatlara yetiştiren bir Rezzak-ı Rahîm’in işleri olduğunu, zerre kadar aklı bulunan tasdik eder. Ve tasdik etmeyip inkâra sapan, elbette zemin yüzünde vesile-i hamd ve şükrân olan bütün muntazam ni’metleri ve muayyen rızıkları inkâr etmeğe mecbûr olarak ahmak bir muzır hayvan olur.

ALTINCI KELİME: ’dir. Hüccetine, gâyet kısa bir işâret:

Evet “Onuncu Söz”de ve Nur eczalarında bürhanlariyle isbat edilmiş ki: Her baharda, zîhayattan üç yüz bin nevi ve çeşit çeşit tarzlarda ve hadsiz efradı bulunan bir ordu-yu Sübhânî, rûy-i zeminde ihya ediliyor. Onlara hayat ve levazımat-ı hayatiye kemâl-i intizamla veriliyor. Haşr-i A’zam’ın yüz bin nümûnelerini, belki emârelerini gösterip o ayrı ayrı hadsiz mahlûkatı beraber, birbiri içinde sehivsiz, yanlışsız, noksansız, hiç şaşırmıyarak, karışık iken hiç karıştırmıyarak, unutmıyarak kemâl-i mîzan ve nizamla dirilten ve hayat veren ve nutfe denilen mütemasil su katrelerinden ve toprak, müteşabih tohumlarından ve az farklı habbeciklerinden ve sineklerin birbirinin aynı olan yumurtacıklarından ve kuşların aynı havadan, birbirinin aynı nutfelerinden, hem birbirinin misli veya az farklı yumurtalarından o hadsiz efradı bulunan ve birbirinden sûretçe, san’atça ve maişetçe ayrı ayrı yüz binler zîhayatları dirilten ve zemin ve bahar sahifesinde yüz bin başka başka kitabları beraber, birbiri içinde, hatasız, mükemmel yazan;

Ses Yok