Beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan men’etmek ile beraber aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i ma’nevîyelerini kırmak ve benden ve Risâle-i Nur’dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaîf, garib, kimsesiz biçâreye, binler adamın göreceği vazifeyi (başına) yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde maddî bir hastalık nev’inde insanlar ile temas ve ihtilattan çekilmeğe mecbûr olmak, hem o derece te’sirli bir tarzda halkları ürküttürmek ile kuvve-i ma’nevîyeyi kırmak cihetleriyle ve sebebleriyle, ihtiyarım haricinde bütün o mânilere karşı Risâle-i Nur şâkirdlerinin kuvve-i ma’nevîyelerinin takviyesine medâr ikramat-ı İlâhîyeyi beyân ederek Risâle-i Nur etrafında ma’nevî bir tahşidat yaptırmak ve Risâle-i Nur kendi kendine, tek başıyla (başkalarına muhtaç olmayarak) bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşid şeyler bana yazdırılmış. Yoksa, hâşâ kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfuruşluk etmek ise; Risâle-i Nur’un ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşâallah Risâle-i Nur kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de ma’nen müdafaa edip kusurlarımızı afvettirmeğe vesile olacaktır. Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin, hâssaten duaları makbul ve mübârek ma’sûmlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemâatinden herbirerlerine binler selâm ve dua ederek Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.
Hasta kardeşiniz
Said Nursî
Bu âciz kardeşiniz, hem itiraz eden o eski dost zâta, hem ehl-i dikkate ve sizlere beyân ediyorum ki: Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyân’ın feyziyle Yeni Said hakâik-i îmaniyeye dâir o derece mantıkça ve hakîkatça bürhanlar zikrediyor ki, değil müslüman uleması, belki en muannid Avrupa feylesoflarını da teslime mecbûr ediyor ve etmektedir.