Hanımlar Rehberi | Hanımlar Rehberi | 46
(1-54)
        Sen, insanları Allah ve Resulullah yoluna sevkederek hakikat-ı insaniyyeyi idrak ve iz’an sahibi her genç ve ihtiyara, avam ve havassa tam manasıyla anlatmağa çalışan ve bunda muvaffak olan bir hâdim-i imansın.
        İşte bu cihetledir ki: Bu asırda Kur’an-ı Kerim’in bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur’a bütün ruh u canımızla ve bütün mevcudiyetimizle sarılıyor; ta’zim, tebcil ve tekrim ediyoruz. Bizim Risale-i Nur’a olan bu bağlılığımızı gevşetecek hiçbir kuvvet yoktur. Hattâ bunun tasavvuru dahi imkânsızdır. Çünki o gönüller üzerine müesses imanî bir rabıtadır. Biz sizin ve Risale-i Nur’un yolundan aslâ ayrılmayacağız. Ve bu eşsiz Nur’dan daima istifade edeceğiz inşâallah… Çünki o, yer yüzünde emsaline rastlanmayan ve bundan sonra dahi rastlanmasına imkân olmayan bir derya-yı iman ve bir tevhid hazinesidir. İşte biz, bize böyle eserler hediye eden siz mübarek ve aziz Üstadımıza ebediyen medyun ve minnetdarız.
   
        Ey mübarek ve çok sevgili Üstadımız Efendimiz Hazretleri!
        Mensub olduğumuz mukaddes dinimiz hakkında kâfi derecede bilgi edinmemiz ve istikbalimizi ve ebedî saadetimizi temin edebilmemiz için dinî bir eser, hem de bu asrın azgınlaşmış ve önüne geçilmesi pek güçleşmiş küfrî ve gayr-ı ahlâkî cereyanlarından kurtaracak nurlu ve ışıklı bir eser ararken, nihayet Cenab-ı Hakk’ın lütf u inayetiyle bize ihsan edilen Risale-i Nur’u bulduk ve okuduk. Ondaki feyiz hiçbir eserde mevcud olmadığından, onun bir hârika olduğunu idrak ettik. Çünki Risale-i Nur; kararan kalbleri hidayet nuruyla aydınlatan ve biz bîçareleri zulmetten nura, dalaletten hakikata, dünya ve âhirette saadet ve selâmete kavuşturacak bir mürşid-i ekmel ve mürebbi-i a’zamdır.
        Biz âcizleri böyle eserleri okumak şerefiyle müşerref kılan Cenab-ı Hakk’a binler, yüzbinler defa hamd ü sena ediyoruz. Bütün dünyanın asırlardan beri beklediği ve nurundan istifade etmek için can attığı, fakat muvaffak olamadığı böyle bir hazine-i ilmiyeyi bizlere okumayı nasib eden o Hâlık-ı Zîşan’a teşekküren âhir ömrümüze kadar secdeden başımızı kaldırmasak yeridir… Temenni ediyoruz ki: Cenab-ı Hak bizleri Risale-i Nur’dan ve sevgili Üstadımızdan ebediyen ayırmasın. Âmîn, âmîn, âmîn…
   
        Ey kıymetli Üstadımız Efendimiz!
        Siz Kur’an ve iman hizmeti için her şeyinizi feda ettiniz. Maruz kaldığınız o kadar şedid zulüm ve işkencelere ve giriftar edildiğiniz çok musibet ve belalara karşı, son derece sabır ve tahammül ettiniz. Din ve İslâmiyet düşmanlarının şiddetli tazyiklerine rağmen vazifenizden aslâ vazgeçmediniz. Siz mahkemelerde kalbinizde hiçbir korku hissetmeden, İslâmiyeti bilâperva müdafaa ettiniz. Ettiniz de böyle âlî ve saadet-i dareyne kâfi ve vâfi eserler vücuda getirdiniz ve en büyük iman dâîsi oldunuz. Ve böylece bütün beşeriyete son bir defa olmak üzere Din-i Hakk’ı bütün azamet ve şümulüyle, olanca kuvvet ve şaşaasıyla tanıtmak ve yaymak ve tebliğ etmek vazife-i kudsiyesiyle muvazzaf bulunduğunuzu ilân ettiniz. Bu cihadınız size mübarek olsun!..
        Bu kudsî vazifeyi îfa ederken şefkatin şahikasına yükseldiniz. Birkaç bîçarenin Cennet’e girmesi için bütün kuvvetinizle Cehennem’e girmeğe hazır olduğunuzu söyleyerek ve dünyada emsaline rastlanmamış ve engizisyon mezalimine rahmet okutturacak derecede şedid zulüm ve belalara sabır ve tahammül ederek bunu isbat ettiniz.
   
Ses Yok