Hanımlar Rehberi | Hanımlar Rehberi | 49
(1-54)
        Evlerimizin birer Medrese-i Nuriye olduğunu şu mektubumuzla bildirmek vesilesi ile siz Hazret-i Üstadımıza diyoruz ki: Siz, müşriklerin ellerinden bizleri kurtardınız. Ellerimize birer nişane-i necat olarak iman vesikalarını verdiniz. Sizin hizmetinizle bizler, şu gençlik hevesatımızdan feragat edip Nurlara sarıldık. Değil topraklarımızda, bütün dünyada Nurlarımızla beraber zaferlerden zaferlere gideceğimize inanıyoruz. Bu zafer, Allah’a giden nurların zaferidir. Bu zafer, Asr-ı Saadet’te Peygamberimizin açtığı nurlu yolu takib edenlerin zaferidir. Bu zafer, imanlıların zaferidir. Galebe İslâmındır. Mağlubiyet ise, dünkü ve bugünkü dinsiz güruhlarındır. İmanlı gönülleri hiçbir kuvvet mağlub edemiyeceğine, bütün dünya şahid olmaktadır. Risale-i Nur’un iman hizmetindeki zaferi bunu bir kerre daha gösteriyor.
   
        Siz olmasaydınız; biz bu asrın riyakârlıktan ibaret fâni zînetlerini, medeniyet asrının emri diye çoktan kalblerimize yerleştirmiş, ruhlarımızı elmas seviyesinden mülevves kömür mahiyetine düşürmüş olacaktık. Cenab-ı Hak sizin vasıtanızla bizlere nurlarımızı ihsan etmiş olduğundan; Nurlarımızın ışığında o zulmetli gecelerle, o dessaslar medeniyetinin çirkinliklerini apaçık görebiliyoruz. Allah’ımızın bu inayetine hamd ü senalar ederiz.
        Bu asrın ne korkunç ve ne dehşetli bir asır olduğunu görebilmekliğimiz için, ancak ve ancak tahkikî imanın dûrbîni ile seyretmekliğimiz îcab ediyormuş. İman dûrbînini kalb ve gözlerine takmayanları, lehviyatları mehasin gösteren şu mimsiz medeniyetin dalalet bataklıkları yutabilir düşüncesiyle biz Nur şakirdleri çok üzülüyorduk. Fakat Nurlar Avrupalıların da ruhlarına girerek lehviyatlarını günden güne temizlemekte olduğunu, gelen mektublardan öğrenmiş bulunuyoruz.
   
        Bizler ise, bugün imanın nuru ile diyoruz ki: Ey yirminci asrın medeniyet asrı olduğunu iddia eden dinsiz felsefe! Dinsiz, tabiiyyun masonlarla kızıl moskoflar!.. Bizler sizlere bu vatanın güzel topraklarından ve Orta Anadolu’da Hazret-i Mevlânâ’nın kucağından seslenerek; Hazret-i Muhammed (A.S.M.)ın ümmeti, Mevlânâ’nın torunları ve Bedîüzzaman Said Nursî’nin talebeleriyiz. Sizler de bizleri iyi tanıyınız. Senin medeniyetini mazi mezarlığına gömmüş bulunuyoruz. Yerine pek taze yirmibirinci asrın güneşi doğmak üzeredir. Bu güneş İslâmların güneşi, Nurların güneşi ve dolayısıyla Nurcuların güneşi olarak doğacaktır inşâallah.
        Hazret-i Üstadımız Efendimiz! Şu lisan-ı pürkusurumuzla sizinle iman yolunda, Allah yolunda, Kur’anımızın rehberliğinde hakkın hakikatını kabul edişimizin birer vesikasını belirtmekle bu asrın en bahtiyar insanı olduğumuza inanıyoruz. Zira bugün dahi bir talebe nazarıyla bakmış olduğunuz şu fâni vücudunuz Allah’ın yanında, bizlerin yanında ebedîdir. Çünki marifetullaha müteveccih olan kalblerimiz, iman kuvvetiyle çarpmaktadır. Bu kuvvet bizleri Allah yolundan, Peygamberimiz Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin rehberliğinden, Nurlarımızdan ayırmayacak İlahî bir kuvvet olmuştur inşâallah.
   
Ses Yok