Münazarat | Münazarat | 14
(1-37)
بِقَاعِدَةِ اَنَّ زَيْنَ عَيْنِ الرِّضَا حُسْنُ النَّظَرِ بِاللُّطْفِ وَالشَّفْقَةِ وَاَنَّ نُورَ الْفُؤَادِ بِالرِّفْقِ وَالرَّحْمَةِ وَلَقَدْ سَمَى عَلَى الْحَقِّ بِاِقْدَامِ التَّوْفِيقِ وَ سَعِدَ مَنِ اخْتَارَ اْلاِسْتِضَاءَ بِمِصْبَاحِ (اَنَا عِنْدَ حُسْنِ ظَنِّ عَبْدِى بِى

(1) Hüsn-ü zan ediniz; sû’-i zan, hem size, hem onlara zarar verir.
  
        S- Neden sû’-i zannımız onlara zarar versin?
        C- Onların bir kısmı sizin gibi tahkiksiz, taklid ile İslâmiyetin zevahirini bilirler. Taklid ise, teşkikat ile yırtılır. O halde bazılarına -bahusus dinde sathî, felsefe ile mütevaggil olursa- dinsiz dediğiniz vakit, ihtimal ki tereddüde düşüp, mesleği İslâmiyet’ten hariçmiş gibi vesveselerle “Herçi bâd âbâd” diyerek, me’yusane belki muannidane İslâmiyete münafî harekâta başlar. İşte ey bî-insaflar! Gördünüz, nasıl bazı bîçarelerin dalaletine sebeb oluyorsunuz. Fena adama, iyisin iyisin denilse iyileşmesi ve iyi adama, fenasın fenasın denildikçe fenalaşması çok vuku’ bulmuştur.
        S- Neden?
        C- Faraza, bazılarının altında büyük fenalıkları varsa da, hücum edilmemek gerektir. Zira çok fenalık vardır ki; iyilik perdesi altında kaldıkça ve perde yırtılmadıkça ve ondan tegafül edildikçe, mahdud ve mahsur kaldığı gibi, sahibi de perde-i hicab ve hayâ altında kendisinin ıslahına çalışır. Lâkin vakta ki perde yırtılsa, hayâ atılır; hücum gösterilse, fenalık fena tevessü’ eder.
  
        Ben 31 Mart hâdisesinde şuna yakın bir hal gördüm. Zira İslâmiyet’in meşrutiyetperver ve hamiyetli fedaileri, cevher-i hayat makamında bildikleri nimet-i meşrutiyeti şeriata tatbik edip, ehl-i hükûmeti adalet namazında kıbleye irşad ve nam-ı mukaddes şeriatı meşrutiyet kuvvetiyle i’lâ; ve meşrutiyeti şeriat kuvvetiyle ibka; ve bütün seyyiat-ı sâbıkayı, muhalefet-i şeriat üzerine ilka etmek için bazı telkinatta ve teferruatın tatbikatında bulundular. Sonra, sağını solundan farkedemiyenler, hâşâ şeriatı istibdada müsaid zannederek, tuti kuşları taklidi gibi “Şeriat isteriz!” demekle, hakikî maksad ortada anlaşılmaz oldu. Zâten plânlar serilmişti. İşte o zaman yalan olarak hamiyet maskesini takınan bazı herifler, o ism-i mukaddese tecavüz ettiler. İşte cây-ı ibret bir nokta-i siyah!

وَلَقَدْ قَعَدَتِ الْهِمَّةُ بِتِلْكَ النُّقْطَةِ وَلَمْ تَقْتَدِرْ عَلَى النُّهُوضِ وَلَقَدْ شَوَّشَتْ طَنْطَنَةُ اْلاَغْرَاضِ صَدَاءَ مُوسِيقَةِ الْحُرِّيَّةِ.. وَلَقَدْ تَقَلَّصَتِ الْمَشْرُوطِيَّةُ مُنْحَصِرَةً اِسْمًا عَلَى قَلِيلِينَ فَتَفَرَّقَتْ عَنْهَا حُمَاةُ ذِمَارِهَا

  
Ses Yok