Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 238
(1-445)
243/36- «Hem ferman etmiş ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 102 (Beşinci Nükte)
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/2215 ve 8/171, hadîs no: 2189 (ayrı ayrı iki tarikle); Sahih-i İbn-i Hibban 8/252, 9/180; Müstedrek-ül Hâkim 4/445 ve 449; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/351; Müsned-ül Firdevs 2/291 (aynen Üstad'ın yazmış olduğu lafızla); El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 5/278; Tuhfet-ül Ahzevî 6/398, 400 hadîs no: 2267 İmam-ı Tirmizî bu hadîs için "Hasenün" demiş. Yine Tirmizî hadîs no: 2177 ve 2230; İbn-i Mace hadîs no: 3952, 2/1304; Ebu Davud 2/452; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/681; Cem'-ül Fevaid 2/467; Kenz-ül Ummal 11/366; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/537
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: İbn-i Sevban (R.A.) demiştir ki: Resulullah ferman etti: "Cenab-ı Hak yeryüzünü bana gösterdi. Ben onun şark ve garb taraflarını bir anda müşahede ettim. Hem gördüm ki benim ümmetimin mülkü, yeryüzünden bana gösterilen kısmı kadar olacak."
244/37- «Nakl-i sahih-i kat'î ile Gaza-i Bedir'den evvel ferman etmiş: Ve demiş: "Ben kendi elimde Übeyy İbn-i Halef'i öldüreceğim."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 102
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/2203; Şerh-üs Sünne 13/385; Müstedrek-ül Hâkim 2/327; Cem'-ül Fevaid 1/87; Mişkât-ül Masabih 3/161 hadîs no: 5938 ve 5871; Müsned-i Ahmed 1/390; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/343; Zâd-ul Maad - İbn-ül Cevzî 3/174; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/207, Aliyy-ül Karî 1/698; Cem'-ül
Fevaid 2/90; Uyûn-ul Eser - İbn-ü Seyyid-in Nâs sh: 243; El-Hasais-ül Kübra 1/491 ve 496; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/258; Keza Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/483
Zabıt şekli: (Not: Resul-i Ekrem (A.S.M.) hem Ümeyye bin Halef, hem de Übeyy bin Halef için -ayrı ayrı sahih rivayetlerle- beddua ettiğini ve onları öldüreceğini.. amma Ümeyye bin Halef için sadece öldüreceğini, Übeyy bin Halef için ise, bizzat kendi eliyle katledeceğini söylemiştir. Nitekim, Bedir Harbi'ndeÜmeyye bin Halef, Peygamber'in Sahabeleri tarafından, bir rivayette Bilâl-i Habeşî tarafından öldürüldü. Uhud Harbi'nde de, Übeyy bin Halef, bizzat Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) eliyle ona atılan bir harbenini onun boynuna değmesiyle öldü.
Dikkat edilirse, Hz. Bediüzzaman ihbar-ı bil-gayb hâdiseleri bölümünde, Bedir Harbi'nden (bir gün) evvel, diyor ve Ümeyye'nin Bedir Harbi'nde gebereceğini ihbar ediyor. Ertesi gün ihbar-ı Nebevî (A.S.M.) aynen tahakkuk ediyor. Fakat Üstad Hazretleri bu hadîsi kaydederken, onun altında da, ayrı bir rivayet olan Übeyy bin Halef hâdisesini rivayet eden hadîsi de kaydediyor. Amma Bedir Harbi'nde, Übeyy bin Halef'in de geberdiğini kaydetmiyor. Bunun için, ilk nazarda, sanki her ikisinin de Bedir Harbi'nde öldükleri anlaşılır gibi olur. Amma dikkatle bakılırsa, ihbar-ı bil-gayb bölümünün o kısmında, müşriklerin gebermeleri hâdisesi makam itibariyle birbiriyle münasebettar olduğundan öyle yazılmış. Bununla beraber bazı siyer kitapları Ümeyye yerine Übeyy diye yazanlar da olmuştur. Hattâ Buharî'nin 2/69 ve 138 ve keza 5/57 ve 94 hadîslerine de dikkat edilebilse, bir başka ihtimal ve imkân hususuna da bir işaret var gibidir. Lâkin umum sahih siyer ve hadîs kitapları ise, üstte kaydettiğimiz tarzda zaptetmişlerdir.) Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Hazret-i Ömer (R.A.) rivayet etmiş ki, Resulullah (A.S.M.) Bedir Harbi'nden bir gün evvel, kimlerin, yani müşriklerden hangisinin nerelerde gebereceklerini bize gösteriyordu ve dedi: "Şurası yarın filânın mezarı olacak inşâllah..." Hazret-i Ömer (R.A.) diyor: "Resul-i Ekrem'i hak ile Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki; O'nun gösterdiği yerler ve işaret ettiği şekilde gebermeler, hiçbirisi hududunu geçmeden aynı noktalarda vuku' buldu."
245/38- «Hem -nakl-i sahih-i kat'î ile- bir ay uzak mesafede şam etrafında, Mûte nam mevkideki gavze-i meşhurede muharebe eden Sahabelerini görülür gibi, ferman etmiş:
deyip birer birer hâdisatı ashabına haber vermiş. İki-üç hafta sonra, Ya'lâ İbn-iMünebbih, meydan-ı harbden geldi; daha söylemeden, Muhbir-i Sâdık (A.S.M.) harbin tafsilâtını beyan etti. Ya'lâ kasem etti: "Dediğin gibi aynen öyle oldu."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 102 (Beşinci Nükte)
Me'hazler: Sahih-i Buharî 2/93, 5/182; Şerh-üs Siyer-il Kebir - İmam-ı Muhammed 2/685; Müstedrekül Hâkim 3/298 " " var; yine Müstedrek 3/47 ve 71 "Hâlid bin Velid demiş ki: "O gün benim elimde dokuz tane kılınç kırıldı" Şerh-üs Sünne 3/11 ve 11/4 ve 14/26; Cem'-ül Fevaid 1/137; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5787 ve 6248; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/210; Kenz-ül Ummal 11/367; Sahih-i Cami-üs Sagir Elbani 1/122; Zâd-ul Maad - İbn-ül Cevzî 3/385; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 1/1459, 1460, 1461 ve 1463, 5/4655; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/529
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Buharî'nin ikinci hadîsinde: lafızlarıda vardır.
Meâli: Bunun meâli, Hazret-i Üstad'ın kaydettiğine yakın olduğundan ayrıca meâl verilmedi.
Risalede yeri: Mektubat sh: 102 (Beşinci Nükte)
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/2215 ve 8/171, hadîs no: 2189 (ayrı ayrı iki tarikle); Sahih-i İbn-i Hibban 8/252, 9/180; Müstedrek-ül Hâkim 4/445 ve 449; Şerh-üs Sünne - Begavî 14/351; Müsned-ül Firdevs 2/291 (aynen Üstad'ın yazmış olduğu lafızla); El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned 5/278; Tuhfet-ül Ahzevî 6/398, 400 hadîs no: 2267 İmam-ı Tirmizî bu hadîs için "Hasenün" demiş. Yine Tirmizî hadîs no: 2177 ve 2230; İbn-i Mace hadîs no: 3952, 2/1304; Ebu Davud 2/452; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/681; Cem'-ül Fevaid 2/467; Kenz-ül Ummal 11/366; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/537
Zabıt şekli: Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: İbn-i Sevban (R.A.) demiştir ki: Resulullah ferman etti: "Cenab-ı Hak yeryüzünü bana gösterdi. Ben onun şark ve garb taraflarını bir anda müşahede ettim. Hem gördüm ki benim ümmetimin mülkü, yeryüzünden bana gösterilen kısmı kadar olacak."
244/37- «Nakl-i sahih-i kat'î ile Gaza-i Bedir'den evvel ferman etmiş: Ve demiş: "Ben kendi elimde Übeyy İbn-i Halef'i öldüreceğim."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 102
Me'hazler: Sahih-i Müslim 4/2203; Şerh-üs Sünne 13/385; Müstedrek-ül Hâkim 2/327; Cem'-ül Fevaid 1/87; Mişkât-ül Masabih 3/161 hadîs no: 5938 ve 5871; Müsned-i Ahmed 1/390; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/343; Zâd-ul Maad - İbn-ül Cevzî 3/174; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/207, Aliyy-ül Karî 1/698; Cem'-ül
Fevaid 2/90; Uyûn-ul Eser - İbn-ü Seyyid-in Nâs sh: 243; El-Hasais-ül Kübra 1/491 ve 496; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 3/258; Keza Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/483
Zabıt şekli: (Not: Resul-i Ekrem (A.S.M.) hem Ümeyye bin Halef, hem de Übeyy bin Halef için -ayrı ayrı sahih rivayetlerle- beddua ettiğini ve onları öldüreceğini.. amma Ümeyye bin Halef için sadece öldüreceğini, Übeyy bin Halef için ise, bizzat kendi eliyle katledeceğini söylemiştir. Nitekim, Bedir Harbi'ndeÜmeyye bin Halef, Peygamber'in Sahabeleri tarafından, bir rivayette Bilâl-i Habeşî tarafından öldürüldü. Uhud Harbi'nde de, Übeyy bin Halef, bizzat Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) eliyle ona atılan bir harbenini onun boynuna değmesiyle öldü.
Dikkat edilirse, Hz. Bediüzzaman ihbar-ı bil-gayb hâdiseleri bölümünde, Bedir Harbi'nden (bir gün) evvel, diyor ve Ümeyye'nin Bedir Harbi'nde gebereceğini ihbar ediyor. Ertesi gün ihbar-ı Nebevî (A.S.M.) aynen tahakkuk ediyor. Fakat Üstad Hazretleri bu hadîsi kaydederken, onun altında da, ayrı bir rivayet olan Übeyy bin Halef hâdisesini rivayet eden hadîsi de kaydediyor. Amma Bedir Harbi'nde, Übeyy bin Halef'in de geberdiğini kaydetmiyor. Bunun için, ilk nazarda, sanki her ikisinin de Bedir Harbi'nde öldükleri anlaşılır gibi olur. Amma dikkatle bakılırsa, ihbar-ı bil-gayb bölümünün o kısmında, müşriklerin gebermeleri hâdisesi makam itibariyle birbiriyle münasebettar olduğundan öyle yazılmış. Bununla beraber bazı siyer kitapları Ümeyye yerine Übeyy diye yazanlar da olmuştur. Hattâ Buharî'nin 2/69 ve 138 ve keza 5/57 ve 94 hadîslerine de dikkat edilebilse, bir başka ihtimal ve imkân hususuna da bir işaret var gibidir. Lâkin umum sahih siyer ve hadîs kitapları ise, üstte kaydettiğimiz tarzda zaptetmişlerdir.) Sahih-i Müslim'in hadîsi:
Meâli: Hazret-i Ömer (R.A.) rivayet etmiş ki, Resulullah (A.S.M.) Bedir Harbi'nden bir gün evvel, kimlerin, yani müşriklerden hangisinin nerelerde gebereceklerini bize gösteriyordu ve dedi: "Şurası yarın filânın mezarı olacak inşâllah..." Hazret-i Ömer (R.A.) diyor: "Resul-i Ekrem'i hak ile Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki; O'nun gösterdiği yerler ve işaret ettiği şekilde gebermeler, hiçbirisi hududunu geçmeden aynı noktalarda vuku' buldu."
245/38- «Hem -nakl-i sahih-i kat'î ile- bir ay uzak mesafede şam etrafında, Mûte nam mevkideki gavze-i meşhurede muharebe eden Sahabelerini görülür gibi, ferman etmiş:
deyip birer birer hâdisatı ashabına haber vermiş. İki-üç hafta sonra, Ya'lâ İbn-iMünebbih, meydan-ı harbden geldi; daha söylemeden, Muhbir-i Sâdık (A.S.M.) harbin tafsilâtını beyan etti. Ya'lâ kasem etti: "Dediğin gibi aynen öyle oldu."»
Risalede yeri: Mektubat sh: 102 (Beşinci Nükte)
Me'hazler: Sahih-i Buharî 2/93, 5/182; Şerh-üs Siyer-il Kebir - İmam-ı Muhammed 2/685; Müstedrekül Hâkim 3/298 " " var; yine Müstedrek 3/47 ve 71 "Hâlid bin Velid demiş ki: "O gün benim elimde dokuz tane kılınç kırıldı" Şerh-üs Sünne 3/11 ve 11/4 ve 14/26; Cem'-ül Fevaid 1/137; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5787 ve 6248; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/210; Kenz-ül Ummal 11/367; Sahih-i Cami-üs Sagir Elbani 1/122; Zâd-ul Maad - İbn-ül Cevzî 3/385; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 1/1459, 1460, 1461 ve 1463, 5/4655; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/529
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Buharî'nin ikinci hadîsinde: lafızlarıda vardır.
Meâli: Bunun meâli, Hazret-i Üstad'ın kaydettiğine yakın olduğundan ayrıca meâl verilmedi.
Ses Yok