Üçüncü Misâl: Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddîka’dan nakl-i sahîh ile sâbittir ki: Dağ, taş, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a
diyorlardı. Hazret-i Ali’nin tarîkında diyor ki: Bidâyet-i nübüvvette, nevâhî-î Mekke’de, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile beraber gezdiğimizde, ağaç ve taşa rastgeldiğimiz vakit,
diyorlardı. Hazret-i Câbir, tarîkında der ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm taş ve ağaca rastgeldiği vakit, ona secde ediyordular; yâni inkıyâd edip,
diyordular. Câbir’in bir rivayetinde, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:
Ba’zıları demişler ki: O, Hacerü’l-Esved’e işârettir. Hazret-i Âişe’nin tarîkında demiş: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:
Dördüncü Misâl: Nakl-i sahîh ile Hazret-i Abbas’tan haber veriyorlar ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Abbas’ı ve dört oğlunu (Abdullah, Ubeydullah, Fazl, Kusem) beraber, mülâet denilen bir perde altına alarak, üzerlerine örttü. Dedi:
deyip, duâ etti. Birden, evin damı ve kapısı ve duvarları, “Âmîn, Âmîn” diyerek duâya iştirâk ettiler.
Beşinci Misâl: Başta Buhârî, İbn-i Hibban, Dâvud, Tirmizî gibi kütüb-ü sahîha müttefikan Hazret-i Enes’ten, Ebû Hüreyre’den, Osman-ı-Zinnûreyn’den, Aşere-i Mübeşşere’den Said İbn-i Zeyd’den haber veriyorlar ki: