cümlesiyle ma’na-yı sarihiyle onların ittibaına teşvik ve Tâbiînlerdeki tebaiyeti çok müşerref ve güzel göstermekle, ma’na-yı işarisiyle hulefâ-i erbaanın beşincisi olarak ve
Hadis-i Şerifin hükmünü tasdik ettiren müddet-i hilafeti azlığıyla beraber kıymetini azim göstermek için o ma’na-yı işarîsiyle Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh’ı gösterir.
Elhasıl: Sûre-i Fethin âhirki Âyeti, hulefa-i erbaaya baktığı gibi, bu Âyet dahi te’yiden, ihbar-ı gayb nev’inden onların istikbâldeki vaziyetlerine kısmen işâret sûretiyle bakar. İşte Kur’ân’ın envâ-ı i’cazından olan ihbar-ı gayb nev’inin lemaat-ı i’caziyesi Âyât-ı Kur’âniyede o kadar çoktur ki, hasra gelmez. Ehl-i zâhirin kırk elli âyete hasretmeleri, nazar-ı zâhirî iledir. Hakîkatta ise binden geçer. Ba’zan bir âyette dört beş vecihle ihbar-ı gaybî bulunur.
Şu âhir-i Feth’in işâret-i gaybiyesini te’yid eden, hem Fatiha-i Şerife’deki sırat-ı müstakim ehli ve Âyetindeki murad kimler olduğunu beyân eden, hem ebedü’l-âbâdın pek uzun yolunda en nurânî, ünsiyetli, kesretli, cazibedar bir kafile-i rüfekayı gösteren ve ehl-i îman ve ashâb-ı şuuru şiddetle o kafileye tebaiyet noktasında iltihak ve refakata mu’cizane sevkeden şu Âyet
yine âhir-i Feth’in Âhirki âyeti gibi İlm-i belâgatta “maârîzu’l-kelâm”
------------------------------
(*): Kardeşlerim her ikisini faydalı bulmasından, iki izahı beraber kaydet-mişler; yoksa biri kâfi idi.