HAYREDDİN TOPÇU
1906'da İstanbul'da doğdu. Doç. Dr. Nureddin Topçu'nun ağabeyidir.
"Odasında dünya malı yoktu"
"Zaman zaman Isparta'ya giderdim. Eskiden beri Dr. Tahsin Topla ve Ali İhsan Tola ile tanışırdık. Dr. Tola beni muhasebe için çağırdı. Kardeşim Nureddin Topçu da Tola'larla yakînen tanışırdı. Isparta'ya ikinci seyahatimde Bediüzzaman'ı ziyaret edip, ellerini öperek tanıştım.
"Isparta'da bulunduğum yıl, 1951 yılı idi. Bediüzzaman'a ilk gidişimdi Ali İhsan Tola vasıtasıyla oldu. İki katlı bir evdi, yanında hizmetkârları vardı. Üstadı ziyaret için geldiğimi bildirdim. Sonra bize Nur Risalelerini okumamızı bildirdiler. İstanbul'dan geldiğimi bildirince beni kabul buyurdular.
"Bediüzzaman'ın odasında dünya malı nâmına pek az şey vardı. Elini öptükten sonra oturdum. Kenarda bir mangal ve bir tane de sandalye vardı. İşaret etmeleri üzerine karyolanın kenarına oturdum. Nereli olduğumu sordu. Ben de Erzurumlu olduğumu, Hüseyin Avni Ulaş'ın akrabası ve Nureddin Topçu'nun kardeşi olduğumu söyleyince çok memnun oldu. Erzurumluları sevdiğini söyledi; Hüseyin Avni Bey'in hayatta olup olmadığını sordu, hayatta olduğunu söyledim.
"O zamanlar beş yüz bin nüsha Nur Risalelerinin etrafa dağıtıldığını memnuniyetle bildirdi. Eserlerinin İngilizce olarak basıldığını söyledi. Ziyaretlerinde iki saat kadar kaldım. Tefeyyüz ettik.
"Hayat dolu bir insandır"
"Bediüzzaman Hazretleri hakkında kanaat ve intibam şudur ki, kendileri dünyadan el ayak çeken zât değildir. Hayat dolu bir insandır, hareket adamıdır. Ebedî hayatı düşündüğü gibi, dünyü hayatını da ihmal etmiyordu. Dâvâsı uğruna mücadelesi tâ Abdülhamid zamanında başlamıştı. Gözleri keskin ve dehâ ışığı parlıyordu. Konuştukça açılıyor ve coşuyordu. Bazen eski tâbirle 'Belî' diyordu. Mukaddes dâvâsı uğrunda çektiği ıztırap ve zulümlerden hiç şikâyetçi değildi. 'Yirmi yedi defa müddei karşısına çıkmışsam, onların hepsine hakkımı helâl etmişim ' diyordu.
"Şeyh Said'e mektup"
"Bana Şeyh Said'den bahsetti. Onun hareketlerinden hiç memnun değildi. 'Mektup yazdım, 'Sakın bir harekete girme' dedim. 'Ne yazık ki, menfî bir harekete girdi' diyordu."