Son Şahitler | Isparta Şâhitleri(II) | 6
(1-47)

MEHMED BÜKER

 

1919'da Uluborlu'da dünyaya geldi.

 

"Kalbindeki evhamı atsın"

"1943'lerde Denizli hapsini gazetelerden okumuş ve ilk defa Bediüzzaman ismini o vakit duyup öğrenmiştim.

"Aradan yıllar geçti. 1952'de İstanbul'da Gençlik Rehberi mahkemesi sırasında ilk defa Üstadın mübarek  şahsiyetini gördüm. Hutbe-i Şamiye ve Hücumât-ı Sitte isimli risaleler elime geçti. İstifade ederek, okuyup tefeyyüz ettim.

"1955'lerde Üstadı ziyaret etmek sevdasına düştüm. Bu sebeple tam üç defa Isparta'ya gittim. Fakat kısmet olmuyor, hep boş dönüyordum. Üçüncü seferimde ise, 'Bu üçüncü seferim, beni geri döndürme' lisan-ı hali içindeydim. Merhum Ceylân'a, 'Bana tezgâhtarlık yapma, ben üç seferdir geliyorum, mutlaka ziyaret etmek istiyorum' dedim. İçimden ise, 'Acaba benim kusurum mu var? Neden kabul edilmiyorum?' diye düşünüyordum. Az sonra Ceylân gülerek dışarıya çıktı. Bana Üstadın selâmını söyledi. 'Üstadın selâmı var,  kalbindeki evhamı atsın, vazifesine devam etsin' diye bildirdi.

 

"Sağ yanağında ben vardı"

"Bu hadiseden de bir-iki ay geçti. Nihayet Üstadın huzuruna girmek saadetine kavuştum. Sarılmak, kucaklaşmak istiyordum. Bu iştiyak içinde iken, hemen kollarını açıp beni kucakladı. Ben gözlerine fazla bakamıyordum. Bakışları keskindi. Sağ yanağında ben vardı. Kalbimden geçen bütün suallerime cevaplar almıştım. Bu esnada o kadar heyecan içindeydim ki, soracaklarımı hep unutmuştum.

"Isparta'lı olduğum ve Isparta'yı iyice bildiğim için, yalnız olarak gider, Üstadın evini bulurdum. Üstada olan muhabbetimden, 1956'da dünyaya gelen yavruma Said adını vermiştim.

"Kızım Sermin'in, oğlum Servet'in ve benim yazdığım risaleleri, Üstad tahsis edip, arkalarına dualar yazdı. Bilhassa küçük Servet'ın yazdığı risaleye hayret etti. 'Maşaallah' diyerek tebrik edip dualar yaptı.

 

"Polislerin Şehit ettiği Mehmed"

"Daha sonraki yıllarda, Nazilli'de bizi, dört Mehmed'i takip ve tevkif etmişlerdi. Bizden tam 1420 Risaleyi alıp götürmüşlerdi. Dört Mehmed, 7 ay 13 gün hapiste kaldık. Mehmed Oğuz, 'Kur'ân yolunda şehit düşmeyince bu kâbus Müslümanların üzerinden kalkmayacak' demişti. Herhalde bu sözü dua oldu ki, karakolda polislerin zulmü ile şehadet  şerbetini içti."

Mehmed Büker'in kızı Sermin'ın yazdığı Nur Risalesinin sonundaki dua: "Yâ Erhamerrâhimîn, ism-î âzam hürmetine bu nüshayı yazan Sermin'i Cennetü'l-Firdevste saadet-i ebediyeye mazhar ve hizmet-i imaniyede daima muvaffak eyle. Âmin, âmin, âmin."

Ses Yok