“Demokrasiyi en ileri götüren millet İngilizlerdir. Bunun daha ötesi Müslümanlıktır.”
Prens Bismark da şöyle demişti:
“Ben Kur’ânı her cihetten tedkik ettim. Her kelimesinde büyük hakîkatler gördüm. Sana muasır bir vücûd olmadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed!”
Bu da Kur’ân mütercimi Doktor Maurice’in sözüdür:
“Bizans Hristiyanlarını içine düştükleri bâtıl i’tikâdlar girivesinden, ancak Arabistan’ın Hira Dağı’ndan yükselen ses kurtarabilmiştir.”
“Kur’ân, hikmet-i ezeliyenin inâyet ile insana bahşettiği kütüb-ü semaviyenin en güzelidir. Beşerin refahı nokta-i nazarından, Kur’ân’ın beyânatı, Yunan felsefesinin ifadatından pek ulvîdir. Kur’ân’ın her gün daha fazla tecelli etmekte olan güzellikleri, her gün daha fazla anlaşılan, fakat bitmeyen esrârı vardır.”
Bunlar da Garbın en benam mütefekkir ve âlimlerinin sözleridir:
“Kur’ân serapâ samimiyet ve hakkaniyetle doludur. Hazret-i Muhammed’in cihana tebliğ ettiği dâvet, hak ve hakîkattır.”
(Carlyle)
“Kur’ânın nazarında satvetli bir hükümdarla zavallı bir fakir arasında fark yoktur. Bu gibi esaslarla öyle bir teşri’ vücûda gelmiştir ki, dünyada bir naziri yoktur.