“Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.”
Onun için hadsiz ehl-i inkâr, değil bu hadsiz ehl-i isbata karşı, belki iki ehl-i isbata karşı gelemez. Bu hakîkatı RİSÂLE-İ NUR çok yerlerde isbat ettiği için kısa kesiyoruz.
Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî, kırk sekiz sene evvel Şam’da Câmi-i Emevî’de Hutbe-i Şamiye nâmındaki nutkunda da’va etmiş ki: “İstikbalin hâkim-i mutlakı Kur’ândır.” Gâyet kuvvetli delillerle o da’vayı ispat etmiş. (Buna âid yazı; İşârât-ül-İ’câz tefsirinin 213-223 sahifelerinde münderiçtir.)
Delillerin birisi; Avrupa ve Amerika’nın en meşhur filozoflarının, Kur’ânın emsâlsiz ve ayn-ı hakîkat bir kitab olduğunu tasdik etmeleridir. Prens Bismarck, Mister Carlayl gibi çoklarını bu da’vaya yüzer şâhid göstermiş.
Sebilürreşad’ın 1 Nisan 1953 tarih, 167’nci sayısında intişâr eden; Avrupa ve Amerika filozoflarının, en büyük âlimlerinin mühim bir kısmının, Kur’ân hakkındaki sözleri, Said Nursî’nin elli sene evvelki da’vasına tasdikkârane bir ilânat hükmünde olmuş olduğundan, bu “Risâle-i Nur Müellifi Said Nur” adlı esere ilhakı münâsip olur.
Çünkü;
yâni, fâzilet odur ki, düşmanlar da onu tasdik etsin. Mezkûr ilânatın aynısı naklediliyor:
O derece ki; bugünkü medenî cem’iyyetler, Kur’ânın yüksek hakîkatlerini, yüksek terakki ve medeniyet düstûrlarını tatbik edebilecek seviyeye henüz erişememişlerdir. Bu büyük hakîkatı meşhur İngiliz mütefekkiri Bernard Shaw şöyle ifade etmişti: