Asa-yı Musa | İkinci Hücceti İmaniye | 147
(143-155)

“Eğer bütün emsâlim ve yüzümüzdeki sikke-i kudret ve turra-i fıtrat bir olan bütün insanların bedenlerine hakîki mutasarrıf olacak bir kudret ve ilim sende varsa, hem sudan ve havadan tut, tâ nebâtât ve hayvânâta kadar benim erzakımın mahzenlerine mâlik olacak bir servetin ve bir hâkimiyetin varsa, hem ben kılıf olduğum gâyet geniş ve yüksek olan ruh, kalb, akıl gibi letâif-i ma’nevîyeyi benim gibi dar, süflî bir zarfta yerleştirerek, kemâl-i hikmet ile istihdam edip ibâdet ettirecek sende böyle nihayetsiz bir kudret, hadsiz bir hikmet varsa göster, sonra “Ben seni yaptım” de. Yoksa sus! Hem bendeki intizam-ı ekmelin şehâdetiyle ve yüzümdeki sikke-i vahdetin delâletiyle, benim Sâniim herşeye Kadîr, herşeye Alîm, herşeyi görür ve herşeyi işitir bir Zât’tır. Senin gibi sersem, âcizin parmağı, onun san’atına karışamaz. Zerre miktar müdâhale edemez.”

O şeriklerin vekili, bedende dahi parmak karıştıracak yer bulamaz, gider. İnsanın nev’ine rast gelir. Kalbinden der ki: “Belki bu dağınık, karmakarışık olan cemâat içinde; şeytan, onların ef’al-i ihtiyariye ve içtimâîyelerine karıştığı gibi, belki ben de ahvâl-i vücûdiye ve fıtriyelerine karışabileceğim ve parmak karıştıracak bir yer bulacağım. Ve onda bir yer bulup beni tardeden bedene ve beden hüceyresine hükmümü icra ederim.” Onun için beşerin nev’ine, yine sağır tabiat ve sersem felsefe lîsaniyle der ki: “Siz çok karışık birşey görünüyorsunuz. Ben size Rab ve mâlikim veyahut hissedarım.” der. O vakit nev’-i insan, hak ve hakîkat lîsaniyle, hikmet ve intizamın diliyle der ki: “Eğer bütün küre-i arza giydirilen ve nev’imiz gibi bütün hayvânât ve nebâtâtın yüzler bin enva’ından, rengârenk atkı ve iplerden kemâl-i hikmetle dokunan ve dikilen gömleği ve yeryüzüne serilen ve yüz binler zîhayat enva’ından nescolunan ve gâyet nakışlı bir sûrette îcad edilen haliçeyi yapacak ve her vakit kemâl-i hikmetle tecdid edip tazelendirecek bir kudret ve hikmet sende varsa, hem eğer biz meyve olduğumuz küre-i arza ve çekirdek olduğumuz âleme tasarruf edecek ve hayatımıza lâzım maddeleri mîzan-ı hikmetle aktar-ı âlemden bize gönderecek bir muhit kudret ve şâmil bir hikmet sende varsa, ve yüzümüzdeki sikke-i kudret bir olan bütün gitmiş ve gelecek emsâlimizi îcad edecek bir iktidar sende varsa; belki bana Rubûbiyyet da’va edebilirsin. Yoksa haydi sus! Benim nev’imdeki karmakarışıklığa bakıp parmak karıştırabilirim deme. Çünkü intizam mükemmeldir. O karmakarışık zannettiğin vaziyetler, kudretin kader kitabına göre kemâl-i intizam ile bir istinsahtır.

Səs yoxdur